• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

PSİKİYATRİ VE MÜZİK GÜNLERİ'nin Ardından

PSİKİYATRİ VE MÜZİK GÜNLERİ'nin Ardından

Geçen hafta sonu düzenlenen Psikiyatri ve Müzik Günleri şimdiye kadar katıldığım en etkileyici psikiyatri toplantılarından birisiydi. Bu yazıyı sizlere yönelik olarak hazırladım çünkü önümüzdeki yıl bu etkinliğe katılmanızı şiddetle öneririm. Hatta Düzenleme Kurulu'ndan, seneye psikiyatri asistanlarına özel bir kontenjan ayırmalarını rica ederim. (https://www.instagram.com/psikiyatrivemuzikgunleri?igsh=MW84OTAyZmI1NDhmZw==)

Öncelikle ortam çok özeldi. Konaklama, bir zamanlar Ortodoks rahiplerin yaşadığı bir mekandaydı. Bir tarafta Başhisar, bir tarafta Kılıçaslan Türbesi ile Temenni Tepesi, bir tarafta Ürgüp, bir tarafta mağara evler vardı. Otel sahibi Sadettin Eraslan'ın düzenlediği tur ile otelin altındaki gizli kiliseyi gezme imkanımız oldu. (https://temennievi.com/ ve https://www.instagram.com/temennievi?igsh=anVtb29teHQ2eWF0)

Toplantıda ilk sunumu Seçil Soylu Eraslan yaptı. Caz müziğinin seyrini ve psikodinamik yönlerini anlattı. İkinci defa keyifle dinledim. İlk dinlediğimde caz müziğinin nasıl elitleştiği sorusunu sormuş bu soru aklıma takılmıştı. Bu seferki dinleyişimde bazı yanıtlar buldum. Belki elit olan, kölelerin arasında şarkı söyleyen müzisyendi.

2. Oturumda Neslihan Akkişi yaratıcılığın nörobiyolojik yönlerini anlattı. Sağ ve sol hemisferlerin etkilerini ve etkileşimlerini sanatçıların yapıtları üzerinden gösterdi. Latent inhibisyon, dopamin, serotonin ve yaratıcılığın ilişkilerini açıkladı. Yaratıcılık açısından; kadın ve erkek arasındaki farklara, psikopatolojideki durumlara değindi. Müzisyenlerdeki psikopatolojilere ve yaratıcılıklarını nasıl etkilediğini anlattı.

Ben sunumumda Freud'un "akustik aygıt"ının üstbenliğe dönüşümüne, babanın sesiyle kurulan ilişkiye değindim. Hamlet'te, babanın sesinin ölümcül inkorporasyonunu ele aldım. Bir ninni üzerinden annenin, babasal düzeni kendi sesiyle bebeğine iletmesini irdeledim. Bollas'tan hastanın müziğini ve Odağ'dan hastanın içsel dinamiklerinin seslendirilmesini aktardım. (https://www.bursapsikiyatri.com/makale.php?id=778)

Enes ilk oturumdan itibaren her sunum yapanın "Freud"u ilk andığı dakikayı tutmaya başladı. Bu yüzden lafı olabildiğince çabuk Freud'a getirdim. Timuçin Abi sunum boyunca Freud'u anmamayı başardı. Cengiz başlarda "malum kişi" diyerek süresini uzatsa da ilerleyen dakikalarda Freud'u ağzından kaçırdı.

4. Oturumda Timuçin Oral, müziğin kullanımını anlattı. İnsanları nasıl etkilediğinden ve müzisyenlerin deneyimlerinden söz etti. Müziğin nasıl kullanıldığını örnekleriyle gösterdi. Beethoven'ın "Ode to Joy" parçasının farklı durumlarda çalınması ve farklı amaçlarla kullanılmasını anlattı. Demans olmuş bir balerinin Kuğu Gölü Balesindeki figürleri unutmaması çok ilginçti. Timuçin Abinin sunumu sadece müziğin değil PowerPoint'in de nasıl kullanıldığını gösterdi.

Yunus Muti, kendi sanat öyküsünü anlatırken gitarla buluşmasından, babasıyla ve öğretmenleriyle mücadelesinden söz etti. Yaratı süreçlerini anlatırken demonstratif bir biçimde Winnicott’ın gerçek kendiliğin, kendiliğinden hareketleri (spontaneous gesture) ile yaratıcılığın ortaya çıkışını söze döktü. Gitarıyla buluşmasını ve bütünleşmesini, gitarındaki nota çeşitliliğinin onu heyecanlandırmasını anlattı. Yaratıcılık ve regresyon için gereken geliştirici ortamı (facilitating environment, Winnicott), onu dinleyenler için nasıl oluşturduğunu ve bunun hem dinleyenleri hem de icrasını olumlu etkilediğini anlattı. Kötü müzikten ve elektronik olarak kaydedilmiş müzikten uzak durulmasını, canlı müzik dinlenilmesini önerdi. (https://www.yunusmuti.com/di%C4%9Fer-sayfalar)

İpek Buse Güzelce, müzikalleri anlatırken ABD'nin 1920'lerden itibaren her 10 yılda geçirdiği zorlu süreçleri anlattı. Müziğin; boşalımın, söze dökmenin ve manipülasyonun bir aracı olduğunu belirtti. Amerikalıların, çektikleri sıkıntıları müzikallerle manik bir biçimde inkar etme sürecindeyken bir tiyatro müzikalinin bunu bozmasının altını çizdi. Müzikaller ile Vietnam savaşının etkileri yok sayılmaya çalışılırken "Hair" müzikali ile gerçekler göz önüne serilmiş ve oyun kapalı gişe oynamıştı.

İkinci gün Aslı Kaymak, 19. yy operalarında yukarıdakine benzer süreçlerin gelişimini anlattı. O dönemde operalardaki kadının ya delirdiğini ya da öldüğünü örnekleriyle gösterdi. Daha sonraki yıllarda deliren kadın, femme fatal'e dönüşmüştü. Bu sunumu dinleyince aklıma tragedya geldi, orada da erkekler benzer bir kaderi yaşıyordu. İçsel olan, anlaşılamayan ve ruhsal açıdan işlenemeyen ögelerle (beta elemanlar, Bion) bir tür toplumsal çalışma biçimi örneğini gördük. Aslı Kaymak müzik eğitimi bölümünde öğretim üyesi olmasına rağmen sunumu, kadın imgesini ve ilişkilerini incelikli tasviri bir psikiyatristmiş gibiydi.

Ardından Cengiz Arca; bir erkek müzisyen, karısı ve bir erkek ressam arasındaki ilişkileri anlattı. Psikanalitik açıdan yorumlanabilecek zengin bir malzeme sundu. Üç figürün de düzen karşıtı yönleri vardı. Müzisyen Arnold Schönberg, a-tonal müziği icat eden kişiydi. Ressam Richard Gertsl resimlerini yapmak için girdiği Schönberg ailesinin evinde Mathilda'yı ayartmış ve Mathilda onunla evden kaçmıştı. Bu güzel sunum, sonrasında güzel bir tartışma yarattı. Ruh sağlığı alanından olmayan katılımcıların katkılarındaki psikanalitik sezgi ve derinlik çok hoşuma gitti.

Etkinliğin son oturumunda M. Enes Özel, dilin oluşumu ve tanımlamanın yarattığı sınırlılık üzerinde durdu. Sanatın işlevini ve hakikate yaklaştırıcı etkisini sorguladı. John Zerzan'ın sanat ve medeniyet eleştirisine değindi. "Tanımlananlar, tanımlanınca neler kaybediyor?" sorusunu değerlendirdi. Konuyu, karşıt olan ve eleştirel bir yerden ele alınca sunum sonrasındaki tartışma zengin oldu.

Enes Cumartesi akşamı da çalıştı. Thirty Dirty ile eğlenceli bir akşam yaşattılar bize. Grubun her üyesi ayrı güzeldi. Onlardan önce DJ'imiz Prof. Dr. Neslihan Akkişi idi.

Düzenleme Kurulu'na, Seçil’e, Buse’ye ve Enes’e her şey için çok teşekkürler.

Asistan arkadaşlarım, sonuç olarak önümüzdeki yıl bu etkinliği kaçırmayın.