TAKINTILAR, ZORLANTILAR VE SIKLIKLARI
Bu hastalýkta kiþiler aþýrý ve saçma bulduklarý halde bu davranýþ ve düþüncelerini tekrar tekrar yapmaya ve sürdürmeye devam ederler. Bu rahatsýzlýk önemli oranda zaman kaybýna yol açar, belirgin bir sýkýntý verir ve kiþiyi zorlamaya, yaþamla, kendisiyle ve çevresiyle iliþkisini bozmaya baþlarsa, üzerinde durmak ve bunun ruhsal bir sorun olabileceðini düþünmek gerekir. Bu, psikiyatrideki adýyla Obsesif -Kompulsif Bozukluk (OKB, Takýntýlý Zorlantýlý Bozukluk) olabilir.
Obsesyonlar (takýntýlar), irade dýþý gelen, kiþiyi tedirgin eden veya sýkýntý veren, bilinçli bir çaba ile kovulamayan yineleyici düþüncelerdir. Kompulsiyonlar (zorlantýlar) ise çoðu kez obsesif düþünceleri kovma veya bu düþüncelerin verdiði sýkýntýyý azaltmak için yapýlan ve istemeden yinelenen hareketlerdir. Ocaðý ya da evinin kapýsýný kapatýp kapatmadýðýndan emin olamayan (obsesyon) bir kiþinin, tekrar tekrar kapýyý, ocaðý kontrol etmesi (kompulsiyon), para ya da herhangi bir eþyaya dokunduðunda elinin kirlendiðini obsesif bir þekilde düþünen bir kiþinin el yýkama tutkusu (kompulsiyon) gibi davranýþlar OKB'nin en sýk rastlanan örnekleridir .
OKB'de iki temel belirti kümesi bulunmaktadýr: Obsesyonlar ve kompulsiyonlar. Obsesyonlar, istenmeden gelen ve uygunsuz olarak yaþanan, belirgin anksiyete ya da sýkýntýya neden olan, yineleyici ve sürekli düþünceler, dürtüler ya da düþlemlerdir. Kompulsiyonlar ise, kiþinin, obsesyona bir tepki olarak ya da katý bir biçimde uygulanmasý gereken kurallarýna göre yapmaktan kendini alýkoyamadýðý yineleyici davranýþlar ya da zihinsel eylemlerdir.
TAKINTILARIN VE ZORLANTILARIN SIKLIÐI
OKB'nin 1980'li yýllara deðin oldukça seyrek görülen bir hastalýk olduðuna inanýlýrdý. Ancak, günümüzde bu bozukluk toplumda sýk görülen psikiyatrik hastalýklar arasýnda yer almaktadýr. Çeþitli araþtýrmalarda, yaþamboyu görülme sýklýðýnýn %2-3 olduðu bildirilmiþti. Ayrýca, obsesif-kompulsif belirtiler, taný ölçütlerini karþýlamasa da, eþik altý düzeyde bir çok insanýn yaþamýný önemli ölçüde etkilemektedir.
OKB, tipik olarak geç ergenlikte baþlasa da, olgularýn yaklaþýk üçte ikisinde baþlangýcýn 25 yaþýn altýnda, %10-20'sinde ise puberte öncesinde olduðu bildirilmiþtir. OKB hastalannda çoðunlukla zaman içinde belirtilerde artýp azalmalarýn görüldüðü süreðen bir gidiþ gözlenmektedir. Olgularýn %10-15'inde bozukluk tamamen iyileþse de ataklar halinde kendini gösterirken; %6-14'ün-de gittikçe kötüleþen bir gidiþten söz edilmektedir. Sýklýkla süreðen bir gidiþ göstermesi, iþlevselliði önemli ölçüde etkileyerek yaþam kalitesinde bozulmaya neden olmasý ve de düþük olmayan bir oranda tedaviye yanýtsýz kalabilmesi, OKB'de, özellikle de son yýllarda, yeni tedavi arayýþlarýný ve tedavi ilkeleri oluþturma yönündeki yoðun çabalan gündeme getirmiþtir.