• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

DURDURULAMAYAN İŞTAH...

DURDURULAMAYAN İŞTAH...

Bulimia Nervoza iki yeme bozukluğundan biridir. Diğer yeme bozukluğu, Anoreksiya Nervoza’dır. Anoreksiya Nervoza, çok az miktarda yiyecek alımı ve aşırı kilo kaybının olduğu bir bozukluktur. Bu hastalar yoğun bir şişmanlama korkusu içindedirler. Bulimia Nervoza’da ise hastalar, ardışık tıkınma dönemleri yaşarlar ve kilo alımlarını engellemek için kusma gibi telafi edici davranışlar gösterirler.
 
Bulimikler genellikle yüksek kalorili ve kolay hazmedilebilen yiyecekler yerler. Tıkınmalarını sıklıkla gizlice yaparlar. Çok hızlı bir şekilde yerler, yemeğin tadından dolayı doyum almazlar. “Kendilerini doldurduklarını” hissettikleri için doyum aldıklarını söylerler. Açlıklarını bastırmak için yemezler. Kendilerini tamamen dolu hissedene kadar, daha fazla yiyemeyecekleri son sınıra kadar yemeye devam ederler. Aşırı kilolu olmaktan korkarlar ve kilo almamak için en basit yolun kendilerini kusturmak olduğunu düşünürler. Parmaklarını boğazlarına götürerek, laksatif kullanarak yediklerini çıkaranlar vardır. Böylece tıkınmaya son verirler ya da bir sonraki yemeğe yer açmış olurlar. Tıkanırcasına yemelerini, karın ağrılarının şiddetlenmesi veya uyuya kalmaları da sonlandırabilir. Öğünlerini genelde kusarak yedikleri için, vücutları, ihtiyaç duyduğu besinlerin çok az bir miktarını alabilir. Bulima ciddi fiziksel komplikasyonlara neden olabilir. Bulimiklerin üst sindirim sistemleri mide asitlerine maruz kaldığından, sıkça mide ağrısı çekerler. Yinelenen kusmalar potasyum tükenmesi neden olabilir ve bu durum epilepsiye yol açabilir. İdrar yolları enfeksiyonu ve böbrek yetmezliği de oluşabilir. Adet düzensizlikleri görülebilir.
 
Bulimiklerin kilo alma kaygıları dalgalanmalar göstermektedir. Az miktarda yiyeceğin bile kendilerini şişmanlatacağına inanırlar. Kusmaksızın düzenli öğünler yiyememelerinin nedeni, yoğun bir şişmanlık korkusu yaşamalarıdır. Düzenli öğünlerin onları şişmanlatacağına dair mantık dışı inançları vardır. Tıkınırcasına yemelerinin anormal olduğunu bilirler ama kendilerini kontrol edemediklerini söylerler. Bu nedenle suçluluk duyarlar. Özsaygıları düşer, bu da depresyona girmelerine neden olur.
 
Bulimia Nervoza temelde gizli bir sorundur. Bu nedenle yaygınlığı tam olarak bilinememektedir. Kadınlarda daha yaygındır. Bozukluk, genelde yeni yetmelik döneminin sonuna doğru başlar. Bulimiklerin ana babalarının ve birinci derecede yakın akrabalarının genellikle alkolik ya da depresif oldukları bilinir. Bir bulimiğin annesi aşırı koruyucu ve kollayıcı olabilir. Aşırı şişmanlığından dolayı diyete girip kilo veren, ancak bu kiloları tekrar alan bir anne de bulimiklerin öyküsünde sıkça rastlanır.
 
Psikanalitik açıklamalar, yeme bozukluklarının genellikle seksten korkan ve seksi sembol olarak yemeyle eşleştiren kişilerde meydana geldiğini öne sürerler. Buna göre anoreksi, sembolik olarak gebelikten kaçınmadır. Tıkınma ise, bastırılmış cinsel dürtüler kontrol edilemez hale gelince ortaya çıkmaktadır.
 
Alternatif açıklamalara göre tıkınma, yoğun bir şişmanlama korkusu ile başlayan bir olaylar zincirinden kaynaklanır. Şişmanlama korkusu, kişinin gerçek vücut ölçüsünü fazlaymış gibi algılaması ve zayıflığa yönelik toplumsal baskılar, ciddi bir diyet kısıtlamasına yol açar. Kişi strese girdiğinde tıkınırcasına yemeye başlar. Tıkınma, stresle başa çıkma yolu olarak benimsenmiş olabilir. Ayrıca tıkınırcasına yemek, haz veren etkinliklerden mahrum bir yaşamın boşluklarını doldurmaktadır. Duygusal uyarılmanın, diyet yapan insanların yeme davranışını arttırdığı ise zaten bilinen bir olgudur.
 
Bulimikler biyolojik ve psikolojik tedavide başarı göstermişlerdir. Trisiklik antidepresanlar bir ölçüde etkili olsa da, istenmeyen yan etkileri bu ilaçların bırakılmasına neden olmuştur. Daha fazla umut vadeden bir diğer antidepresan ise, daha az yan etkiye sahip Fluoxetinedir. Bilişsel Davranışçı Terapilerle, hastanın yeme ve kilo almaya dair mantık dışı inançlarını değiştirmeye yönelik çalışmalarda bulunulur. Bulimiğin, şişmanlık korkusundan dolayı, kusmaksızın düzenli öğünler yemeye dair mantık dışı inancı üzerinde durulur. Hasta, terapistinin yardımı ile bu inancını değiştirerek, makul yemenin kendisine kilo aldırmayacağını kabul eder. Tıkınmasına yol açan otomatik olaylar zincirini kırmak için çalışmalar yapılabilir. Örneğin kişi, bir süpermarket ya da lokanta önünden geçerken bir şeyler almadan yoluna devam etmekte zorlanıyorsa, yeni rotalar belirlenebilir. Hastanın yıpranan özsaygısı, sosyal çevresinin getireceği cesaretlendirici destekle artırılabilir. Hasta, kendisi için baskı yaratabilecek durumları tanımak üzere eğitilebilir. Sorunlu yaşam durumlarında, kötü duygu durumlarında gerekli olan birtakım beceriler kendisine verilebilir.
 
Bir yeme bozukluğu olan Bulimia Nervoza’nın prognozuna (gidişine) dair bilgilerimiz sınırlıdır. Bulimik hastalarla yapılan çalışmalarda, bozukluğun süresinin ortalama olarak 5-6 yıl olması, hastalığın kronik bir gidişatı olduğunu gösterir. Hastalığın yeniden başlaması, genellikle, yaşam stresleri ve eski alışkanlıklara devam etmeye yönelik sosyal baskılarla başlar. Kişiye bu nüksetmenin muhtemel olduğunun, bunun tedavinin başarısız olması anlamına gelmediğinin açıklanması önemlidir. Bozukluğun tedavisi çok kolay olmasa da, tedaviden başarılı sonuçlar alan hastaların sayısı oldukça fazladır.

Psk. Emir Emre Doğan

http://www.emiremredogan.com