• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

KLİNİK UYGULAMADA DÜŞLER

KLİNİK UYGULAMADA DÜŞLER

Düşler psikanalitik çalışmanın bel kemiğini oluştururlar. Düş çalışması, derinlemesine çalışmanın önemli bir bileşenidir. Bilinçdışı içeriğe ulaşmak ve bunun üzerinde çalışmak için verimli malzemelerdir. İnsanımız düşlerine meraklıdır ve anlatmayı, üzerinde konuşmayı sever.

Düş içeriği kişiye özel olsa da bazı ögelerin kullanılışı ruhsal yapılanma ile ilgili bilgiler verebilir. Oral içerik tatlı, acı, ağız, dişler, yemekler, içecekler vb. ögeler ile; anal içerik tuva- let, banyo, kirletmek, bozmak, dağıtmak, pislik vb. ögeler ile; ödipal içerik çiftler, sahne, cinsellik, anne-baba çocuk ve diğer üçlüler vb. ögeler ve konularla gündeme gelir.

Psikanalitik çalışma sırasında düşlerin değişimi izlenmelidir. İyi giden bir çalışmada düşlerin yapısı değişir. Örneğin bir erkek hasta terapinin başında bir sahilde kesik kurban başları imgesi görmüştür. Bu düşte beden parçaları vardır, yalnızca bir imge görülmüştür ve hasta düşü üzerine çağrışımlar getirememiştir. Bu kişi terapisinin sonunda, terapiye gelirken kullandığı yolu artık kullanmadığı, yolda arabasıyla gelirken makas atan bir arabayla karşılaşsa da üstesinden gelebildiği ve yolun sonunda arkadaşlarıyla buluştuğu bir düş görür. Bu düşü tüm terapisi ve terapinin bitişi ile ilgili bağlantılar kurarak kendi başına yorumlar, düşü ile yasını tutar. Erkeksi rekabet ve kastrasyon kaygısı üzerine çağrışımlarını dile getirir. İlk düşünde kastrasyon, kurban olma ve kafa kesme olarak vahşi biçimde düşe dönüşürken son düşünde kastrasyon iki arabanın aynı yolda gitmesi ve diğerinin “makas atması” biçiminde soyut bir rekabete yüceltilebilmiştir. İki düş arasındaki terapi çalışmasıyla hastanın hem düş içeriği hem de düşleri ile benliğinin bağlantısı değişmiş, kendilik temsili bütünleşmiş, travmalarını işlemiş ve derinlemesine çalışma kapasitesi gelişmiştir.

Segal10, somut anlamlar içeren ve seansta eyleme dökme işlevi taşıyan düşlerin içeriğinin değil işlevinin yorumlanması gerektiğini belirtir. Bu hastalarla çalışırken analistin yansıtmalı özdeşleşmeyi anlama, taşıma ve yorumlama kapasitesinin önemine vurgu yapar. Böyle hastaların düşlemi yorumlanırken ortaya çıkan zorluk analistin kelimelerini eylem gibi hissetmelerinden kaynaklanabildiği için konuşmak ve düş içeriğini çalışmak zorlaşır.

Quinodoz “Sayfayı Çeviren Düşler: Psikanalizdeki Paradoksal Düşler”11 adlı kitabında bu tür düşlerin oluşum sürecini ve nasıl yorumlanacağını anlatmıştır. Düşteki kaygılara, düşlerdeki gerileme ve ilerleme süreçlerine, düş üzerinden gerçekleşen geçmişe yönelik aydınlanmalara ve terapistin karşı aktarımındaki kapsama kapasitesine değinmiştir.

Düşler aracılığıyla varoluşsal kaygıların ve yas sürecinin çalışılması ile ilgili Yalom’un12 klinik uygulama açısından değerli katkıları vardır.

Düşün yorumlanması ile bir “sonradan etki” ortaya çıkar. Kişi geçmişini ve iç dünyasını yeni bir biçimde yorumlar. Hatta psikanalitik psikoterapi sırasında birkaç yıl sonra yeniden yorumlanan bir düş aracılığıyla terapi süreci ile ilgili bir “sonradan etki” yaşanabilir.

Düşler bir dirence dönüşebilirler. Örneğin bir hasta seansın başından sonuna kadar bir düşünü anlatarak seansı bitirdiğinde düşünü, serbest çağrışımlarına karşı bir kalkan yapmış olur. Her seansta düş getirip düş yorumu ile çalışan hasta günlük yaşamını ruhsal olarak çalışmaktan kaçınıyor olabilir.

Düş ve Aktarım

Tüm bu kendilik ve nesne ilişkileri aktarım üzerinden yo- rumlanmalıdır. Yıkık dökük bir bina ya da yaralanmış bir beden, hastanın terapist karşısındaki duygusunu yansıtabilir. Düşteki tema terapinin başlangıcı, gidişi ve sonlanması ile ilgili aktarımları ortaya çıkartabilir. Örneğin terapinin başında, doyurulma isteği yoğun olan bir hasta, terapistinin ona yemek yaptığını görebilir. Aktarım geliştiğinde terapistine ebeveyn aktarımı yapan bir hasta düşünde, terapistinin onu elinden tutup parka götürdüğünü görebilir. Terapistine karşı saldırganlığı şiddetlenen bir hasta terapistinin muayenehanesini dağınık ve kirli görebilir. Çevre yerine geçen terapi odası ve tera- pötik ilişki bebek ve anne etkileşimini yansıtabilir.

Terapi sırasında hasta, içselleştirdiği terapist ile ilgili gördüğü düşlerin yorumlanmasıyla iç dünyasını yapılandırabilir.

 

 

10 H. Segal, “The Dream and the Ego”, Dream, Phantasy and Art, Routledge. London, 1991, s.49-57.

11 J-M. Quinodoz, Dreams That Turn Over a Page: Paradoxical Dreams in Psychoanalysis (New Library of Psychoanalysis), Routledge, London, 2002.

12 I. D. Yalom [1980] Varoluşçu Psikoterapi, çev. Z. Babayiğit, Pegasus Yayınları, 2018.

 

Resim: The Starry Night , Vincent van Gogh, 1889.