• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

GERİLEME (Regresyon)

GERİLEME (Regresyon)

Regresyon, psikolojik açıdan gerileme yani daha önceki az gelişmiş bir aşamaya dönme anlamında kullanılır. Gerileme, benliğin bir işlevidir. Benlik güçlü olduğunda gerilemeyi kendi hizmetinde kullanarak; düşünmenin, ifade etmenin, savunmaların ve ilişkilerin biçimini belirler. Gerileme[1] bu açıdan hem (1) zamansal hem de (2) topografiktir, yerleşimseldir (bilinçten bilinçdışına doğru). Gerileme (3) ifade biçiminde[2] soyuttan somuta doğru gidebilir (biçimsel/formal gerileme). Bu somutlaşma sözelden imgesele ya da sözelden eyleme doğru olabilir. Uyku sırasında motor hareketin ketlenmesi gerileme yaratarak tüm ruhsal enerjinin düşlerle ifade bulmasına ve genellikle eylemli imgelerin oluşmasına yol açar. Nesne ilişkileri açısından gerileme (4) üçlü ilişkilerden ikili ilişkilere doğrudur. İkili ilişkilerin doğası daha derine ve birincil sürece gerilemeyi desteklerken üçlü ilişkiler ikincil süreçle düşünmeyi ve bilinçliliği destekler. Gerileme (5) savunma düzeneklerinden hangilerinin baskın olarak kullanıldığı ile farklılaşır. Bastırmadan bölmeye, bölmeden inkara doğru bir gerileme olabilir. Bastırmanın kullanılabiliyor olması gerileme ve ilerleme sürecinin kontrol edilebilmesini sağlar.

Gerileme Çeşitleri

  1. Zamansal
  2. Yerleşimsel
  3. Biçimsel, ifade biçiminde soyuttan somuta
  4. Üçlü ilişkilerden ikili ilişkilere
  5. Savunma düzeneklerinde
  6. Depresif konumdan paranoid şizoid konuma

Paranoid şizoid konuma gerileme (6) dağılma, çözünme, çökme, kaos ve iç içe geçme, depresif konuma ilerleme toparlanma, bütünleşme, çözümleme, yapılandırma, düzenleme ve ayrışma anlamları taşır.

Gerileme, birkaç açıdan aynı anda gelişir. Kişinin kendisini ifade etme biçimleri gerilediğinde ilkel ifade ve temsil şekilleri alışılmış şekillerin yerine geçer. Zamansal ve topografik bir gerileme ile savunma düzenekleri ilkelleşirken üçlü ilişkilerden ikili ilişkilere geçilir. Örneğin seansta çocukluğunun söz öncesi dönemine inen bir hasta eyleme dökerek kendini ifade ettiğinde gerilediği anlaşılır. Bu sırada ikincil süreçle düşünmenin yerini birincil süreçle düşünme alır. Terapisti annesi ile karıştırmaya başlayabilir. Annesi ile eski bir anıyı yeniden canlandırırken geçmiş bugünde yinelenir olmuştur. Terapist ile ikili ilişkisinde, üçüncü olarak içinde bulunduğu kurumu ve kuralları unutabilir.

Psikiyatrik hastalıklar birer gerileme ve saplanma biçimidir. Örneğin üzüntülü bir kişinin gerçekliği değerlendirme biçimi değişebilir ve daha alt düzey savunma mekanizmalarını kullanmaya başlayabilir. Yaşamı olumsuz ve karamsar görmeye ve hiçbir iyilik bulamamaya başlar. Böylelikle yaşamdaki olumlulukları inkâr etmek kişiyi daha da mutsuzlaştırır. Eğer bölme ve inkâr iyice şiddetlenirse "dünya ve yaşam kötü, ölüm sonrası iyi" gibi bir bakış açısı geliştirebilir. İnkâr ve bölmeye dünyayı değersizleştirme ve ölümü ülküleştirme eklenir. Kişinin gerçeği değerlendirme yetisi iyice bozulursa depresyon psikotik bir hal alır. Hezeyanlı depresyonda kişi "dünyadan giderse tüm insanlığın kendisi gibi bir pislikten kurtulacağı, mutluluğa ereceği, dünyanın en günahkâr ve suçlu kişisi olduğu" gibi gerçek dışı düşüncelere kapılır. Bu süreçte nevrotik bir depresyon önce sınırda özellikler sonra da psikotik özellikler kazanarak iyice gerilemiştir.

Analizde Gerileme

Psikanalitik tedavide, analitik durumun işlevlerinden birisi gerileme olgusuna analitik ortam içinde izin verilmesi veya gerilemenin kolaylaştırılmasıdır. Analitik ilişkiyi iki kişi arasında sınırlama, analitik ortamın sessizliği, analistin analitik tutumu, yansızlığı, divana uzanarak konuşma, seansların sıklığı gibi özellikler gerilemeyi destekler. Psikanalitik çerçeve (zamansal, parasal ve ilişkisel sınırlar), gerilemeyi sınırlandıran ögeler taşırlar. Böylelikle gerileme ile bir sınırsızlığa düşülmesi engellenirken gerileme güvence altına alınır. Gerileyen ruhsallık, çerçeve ve analistin yorumları tarafından kucaklanır ve taşınır. Psikanaliz içindeki gerilemeler aktarımda ve seans içinde çağrışım zincirinin akışında görülebilir. Aktarım ile analiste yönelik çocuksu istekler, duygular, ilişki şekilleri, fanteziler ve davranışlar canlanır. Çağrışım zincirinde ise bir düşüncenin kökleri derece derece ortaya çıkabilir.

Sandler[3], aktarımdaki gerilemenin engelleyici ve yıkıcı yönlerine değinmiştir. Özellikle gerileme eğilimi olan ve geriledikten sonra analitik tedavi işbirliği için gereken kendini gözlemleme ve içgörü yeteneğini geri kazanamayan bireylerde gerilemenin daha yoğun ve yıkıcı olduğunu vurgulamıştır. Bunu şöyle açıklamıştır:

“Normal analitik gerilemenin sonucunda, hastanın artan bir şekilde analistinden sevgi, hassasiyet, duygu ve aferinler beklemesiyle birlikte analiste yönelik düşmanca duygular geliştirir. Böylesine duyguların ve tutumların gelişim şekli bizlere hastanın yaşamının erken dönemlerindeki deneyimlerini anlamamıza yardımcı olur. Örneğin annesi ile olan ilişkisindeki anneyi içe kapanık ve yoksun bırakıcı ya da seven ve hoşgörülü olarak algılamasını fark etmemizde önemli bir kaynak olur. Bu tür bilgiler, hastanın güncel güçlüklerini ve sorunlarını kavramakta temel malzemeyi oluştururlar. Ancak aşırı beklentiler veya düşmanlık, hastanın analistle iletişiminin tek yolu olursa ve analist de uygun biçimde bunları yorumlayamaz ise analitik tedaviyi sürdürme olanağı zarar görebilir ya da ortadan kalkabilir.”

İyi ve Kötü Gerileme

Etchegoyen[4] gerilemenin ikiye ayrılabileceğini belirtir: hastalığa özgü patolojik gerileme ve psikanaliz sırasında yaşanan, terapötik işlevi destekleyen işlevsel gerileme. Freud’un gerilemeyi ve saplanmayı hastalık açısından ele aldığını aktarır. Freud “Aktarımın Dinamikleri” makalesinde analizdeki gerileme hakkında şöyle demiştir: 

“Libido (kısmen ya da tamamen olabilir), gerileyici bir sürece girer ve öznenin çocuksu imagolarını yeniden canlandırır. Analitik tedavi bunu izlemeyi sürdürüp libidoyu takip ederek bunların bilince ulaşabilir olmasına ve en sonunda gerçekliğe hizmet edebilmesine çabalar.”

Balint[5] de gerilemeyi ikiye ayırmıştır: iyi huylu ve kötü huylu gerileme. İyi huylu gerileme temel güvene benzer, güçlü bir dürtüsel istek tatmin edilmeye çalışılır ve hasta tarafından bu, analizi kendi yararına kullanmaya dönüşür. Kötü huylu gerilemede hasta; talepkâr, doyurulamaz, yıkıcı ve haset dolu bir hale gelir; isteklerinin somut bir biçimde ve hemen doyurulmasını ister. Sözel ifadeler ve empati yeterli gelmez.

Ruhsal işlevleri etkileyebilen böylesine gerilemeler geçici veya kalıcı; hafif veya ağır olabilirler. Bireyin gelişimindeki kritik dönemlerde bu tür gerilemeler ortaya çıkabilir ve bunlar uzun süre devam etmediği, kalıcı ve çok ağır olmadıkları zaman normal olarak kabul edilebilirler. Kalıcı ve ağır gerilemeler psikopatolojiye neden olurlar.

Balint ve Winnicott, başka yollardan ulaşılamayan malzemeyi elde etmekte hastanın gerilemesinin önemini vurgulamışlardır. Balint buna, ilerlemenin hizmetindeki gerileme adını vermiştir. Blos, ergenlikteki gerilemenin gelişimin hizmetinde olduğunu açıklamıştır.

İçe çekilme ve Gerileme

Winnicott’un kucaklayıcı çevre ve geçiş olgusu kavramları aracılığıyla analitik ortamın bu yönleri üzerinde çalışılmıştır. Winnicott, gerileme ve içe çekilme (withdrawal, geri çekilme, içe kapanma) arasındaki farkı çok güzel açıklar[6]. İçe çekilmede kişi “ortam” (geliştirici çevre) ile bağını kopartır. Böyle bir aşamadaki hastasına ortamın eksikliği ile ilgili bir yorum yapmış ve bu yorum ile hasta içe çekilmeden kurtularak gerilemeye geçmiştir. Winnicott bunu, müdahalesiyle hastanın geri çekilmiş kendiliğinin etrafına bir ortam koyarak yaptığını belirtir. Böylelikle bağımlılığın inkârını bozduğunu ve hastayı gerçekliğe getirdiğini ifade eder. Erkek olan hastası çocukluğunda bir erkek tarafından takip edildiğinden endişelendiğini anlatır. Winnicott bir yorum yaptığında hasta düşüncelerinde “çok uzaktaki bir fabrikada” olduğunu söyler. Winnicott bunu, “kucağından” gitmek olarak yorumlar. Çocukluğunda çıkan savaş yüzünden hastanın geliştirici çevre olarak ailesi çökmüş, yeterince kucaklanmamış ve hasta içine çekilmiştir.

Winnicott içe çekilmeyi gerçek ve sahte kendilik bağlamında yorumlamıştır. Anne, bebeğin ihtiyaçlarına yeterince uyum sağlayamazsa bebek anneye uyum sağlamaya çalışır ve gerçek kendiliğini geri çeker. Hastası bir içe çekilme anında “havanın karardığını, bulutların toplandığını ve yağmaya başladığını, yağmurun çıplak vücudunu yere serdiğini” ifade eder. Winnicott bunu, yeni doğmuş bir bebeğin acımasız bir çevre ile karşılaşması olarak yorumlar. Böylelikle içe çekilmeye neden olan “ortamı” yani annesel bakımı, kucaklayan değil yere seren nesneyi yorumlamış olur. Kişinin ihtiyacını algılayan bir ortam yoksa içe çekilme ortaya çıkar. Kişinin ihtiyacı anlaşılıyor ise gerileme, rahatlama ve bütünleşme olanağı doğar. Winnicott, gerilemenin avantajının kişinin geçmişte karşılanmamış ihtiyaca uyum sağlama deneyimlerinin onarılmasına olanak tanıması olduğunu belirtir.

Winnicott, içe çekilmenin kendilikteki bir disosiyasyon ile bağlantılı yönünü vurgular. Disosiye kendilik parçası, geri çekilmiş ve dünyadan uzaklaştırılmış olabilir. Bu açıdan içe çekilme yalnızca bir gidişken gerileme bir tür gitme ve gelme döngüsüdür.

Analiz Dışındaki Gerilemeler

Psikolojik gerilemeye analiz dışında da rastlanır. Örneğin kardeşi doğan ufak bir çocuğun bu zorlanma döneminde dışkılama kontrolünü kaybetmesi veya çocuk ve erişkinin hastalanınca nazlanması veya isteklerinin artmasını gösterebiliriz. Uyumak ve düş görmek psikolojik açıdan gerileyerek gerçekleşir. Gergin ve gerileyemeyen bir kişi uyuyamaz. Bir film seyrederken, bir roman okurken gerilenir ve öykünün içine dalınır. Gerileme ile öyküdeki karakterler ile özdeşim kurulur. Gerileme ilişkilerdeki eşduyumda ve özdeşleşmede önemli bir rol oynar.

Birçok psikanalist, psikanalitik ortamın içinde veya dışında gerileme yeteneğinin değerinden söz etmiştir. Örneğin Kris[7], sanatsal yaratıcılık alanında kontrollü ve geçici gerilemenin rolünü tartışmıştır. Buradaki gerilemenin benliğin hizmetinde olduğunu ifade etmiştir.

Bireyler aynı kimliği taşıyan topluluklar içinde gerileyebilirler. Örneğin bir futbol takımı taraftarları bir araya gelince bireysel kimliklerini bırakıp taraftar kimliğine bürünerek hareket etmeye başlayabilirler. Böyle gerilemelerde bireysel olarak bastırılan dürtüler grupla birlikte açığa çıkabilir. Kişi daha alt düzeydeki, bölme gibi ilkel savunma mekanizmalarını kullanmaya başlayabilir. Kişinin takımı en iyi ve en güçlü takım olurken karşı takım ve taraftarları aşağılık ve kötü kişiler haline gelebilir. 

Psikolojik gerileme günlük yaşamda bazen boşalımlara, bazen dinlenmelere ve bazen iç dünya ve bilinçdışı ile bağlantı kurmaya yaramaktadır. Bu yüzden gerileme, sağlıklı ruhsal işleyiş için gereklidir. Klein yaşam boyunca kişinin paranoid şizoid ve depresif konumlar arasında gerilemeler ve ilerlemeler yaşadığını belirtmiştir.

Gerilemeye Direnç

Gerileme sırasında ve öncesinde dirençlerle karşılaşılabilir. Psikanalize başlarken analitik ortamın davet ettiği gerilemeden korkan hastalar vardır. Birçok hasta analitik ortamda bir düzeye kadar gerilemeye katlanabilseler de bazıları eğer kendilerini “bırakırlarsa” tamamıyla çocuksulaşmaktan, duyguları, düşünceleri ve eylemleri üzerindeki denetimlerini kaybetmekten korkarlar. Bazıları bu yüzden psikanalize başlayamaz. Psikanaliz sırasında çıkan dirençlerde ise hastanın korkularını yorumlamak bunlarla başa çıkmasına yardımcı olabilir ve böylelikle gerekli tedavi iş birliğini geliştirmesine izin verebilir.

 


[1] S. Freud [1900] “Gerileme”, Düşlerin Yorumu II, Çev. E. Kapkın, Payel Yayınları, İstanbul, 1996.

[2] Zamansal, yerleşimsel ve biçimsel gerilemeyi Freud tanımlamıştır.

[3] S. Joseph, C. Dare, A. U. Dreher, H. Alex [1992] Hasta ve Analist, Çev: A. Köşkdere, T. Özek, S. Yücel, Bağlam Yayınları, İstanbul, 2015.

[4] R. H. Etchegoyen, The Fundamentals of Psychoanalytic Technique, Routledge, London, 2005.

[5] M. Balint, “Symptomatology and Diagnosis”, The Basic Fault: Therapeutic Aspects of Regression 1979, 33:127-132.

[6] Winnicott’ın “İçe Çekilme ve Gerileme” (D. W.  Winnicott [1954] “İçe Çekilme ve Gerileme”, Çev. Zümrüt Bulamur Ayadi, Psikoz, Psikanaliz Yazıları (43), İstanbul, 2021.) makalesini mutlaka okuyunuz.

[7] E. Kris, “The Psychology of Caricature”, International Journal of Psychoanalysis, 1936, 17:285-303.