• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

OBSESİF (TAKINTILI) NEVROZUN KLİNİĞİ

OBSESİF (TAKINTILI) NEVROZUN KLİNİĞİ

Temizlik, düzenlilik, tutumluluk, çalışkanlık ve titizlik kişinin kaygılarını azaltmadığında, ilişkilerini bozduğunda, kişiyi verimsizleştirdiğinde ve doyumunu iyice engellediğinde yaşanan tıkanma ile saplantı nevrozu ortaya çıkar. Davranışlar kişiye ve yakınlarına işkence edecek boyutlar kazanır. Düzenlilik kılı kırk yarıcılığa, tutumluluk cimriliğe, kendi başına buyrukluk ve kararlılık inatçılığa dönüşür. Ertelemeler, iş bitirememeler, anlaşmazlıklar artar. Kontrol etme eğilimleri, ikirciklilik, kararsızlık, kuşkuculuk ve sadistik davranışlar şiddetlenir.

Konuşmalarında, küfürlerinde, rüyalarında ve anılarında işeme ve dışkılama ile ilgili kelimeleri sık kullanırlar. Tuvalet ve banyo uğraşları (Tuvalete yetişememe, patlayana kadar tutma gibi) ile ilgili rüyalar anlatırlar. Anlattıklarında, tutma, biriktirme, şişme, yetişememe, boşalamama, kirlilik, düzensizlik temaları öne çıkar.

Odağ’a göre kişinin kendisini ve çevresini; saplantılı düşünceleri ve zorlantılı davranışlarıyla zorlaması, zorlamanın acımasızlığı, denetleyiciliği, eziyet ediciliği saplantı zorlantı nevrozunun ayırıcı tanısında önemlidir.

Kusursuzluk,  Mükemmeliyetçilik, Ayrıntıcılık ve İşkolik Olma

Yaptıkları işin kusursuz ve en iyi olması ise bir zorlanmayı ve bu eğilimlere karşı bilinçdışı bir direnmeyi birlikte getirir. "Yaptığım çok iyi ve kusursuz olsun.” ile “Hayır buna karşıyım." arasındaki ikilem bu kişilerin üretim ve verimliliklerini etkiler. Kusursuzluk ararken detaylara dalarlar ve detaylarda kaybolarak işi bitiremezler hatta bazen bozarlar. Sonuç elde etmek, sonuca varmak zorlaşır.

Bir ürün çıkartmak ve bu ürünle ortaya çıkarak rekabet etmekten korkarlar. Rekabette yenilirler ise yenenin kontrolüne girmekten ve utanmaktan kaçınırlar. Rekabet onlar için bir oyun ve haz kaynağı olamaz. Rekabetten ve yenilince cezalandırılmaktan duydukları endişeler ödipalden anal döneme gerilemelerine neden olur. Rekabet etme endişeleri onları sosyal ilişkilerden uzaklaştırır ve işe gömülürler. Sosyal açıdan kendilerini yalıtırlar.

Onları sosyal açıdan izole eden bir başka etken de ilişkilerin içinde duyguların, bilinçdışının ve belirsizliklerin olmasıdır. Sosyal ilişkiler yerine iş ilişkileri kurmak onları daha güvende hissettirir ve iş dünyasına odaklanırlar. İş ilişkileri somut olduğundan ve mantık egemen olduğundan düşüncede kalmalarını ve duygularından uzaklaşmalarını kolaylaştırır. İş ilişkileri, kontrol etme arzularını ve sadistik eğilimlerini doyurmalarında güvenli ve yasal bir alan sağlar.

Kontrol Etme Arzusunun Getirdiği Katılık ve Sertlik

Kontrol etmeye, üstte kalmaya, haklı olmaya, yönetmeye çalışma, direnme, karşı koyma, baskılama, kural koyma istekleri güçlüdür. Aşırıya kaçan nezaket, incelik, yumuşaklık, uysallık genellikle bir karşıt tepki oluşturmadır ve aldatıcıdır. Çünkü bu aşırılığın ardında beklenmeyen ve zaman içinde duyumsanan bir sertlik, katılık, bükülmezlik, değişmezlik gizlidir. Birlikte hareket etmek güçtür.

Duygularını denetleme uğraşları sözel boşalımı engeller. Sözcükler sadece duyguları tanımlamak için kullanılırlar, duygusal bir boşalım getirmez. Ne hissettikleri sorulduğunda sıklıkla ne düşündüklerini ifade ederler. Düşünceye yapışmaları onlara bir sertlik ve ilişki kurulamazlık hali verir.

Yargılama ve eleştirme yönleri onlara sert bir duruş kazandırır. Utanma ve şiddetli suçluluk, kendilerini yargıladıklarında ortaya çıkan ana duygulardır. Bir anda kontrol edemeyecekleri bir durumun içine düşüp utanmaktan korkarlar. Bu utançla karşılaşmamak için enerjilerini düşünce, planlama ve düzenleme ile uğraşırlar.

Özerklik ve Bağımsızlık İçin Karşıtlık

"Söylediklerinizin tamamen tersini düşünüyorum.” sözleri takıntılı nevrozu olan birinden sık duyulur. Takıntılı nevrozu olanlar için güçlü ve özerk olmaları önemlidir. Bu özerkliği kimsenin karşı çıkmadığı yerde karşı çıkarak ve tek kalarak sağlarlar.

Başkalarını denetim altına almak, onları alaşağı etmek, hep üstte, her zaman güçlü ve her zaman haklı olmak zorunluluğundadırlar. Aksi takdirde sert bir otoritenin boyunduruğuna gireceklerini düşünürken aslında içlerindeki sert üstbenliği karşı tarafa yansıtıyorlardır.

Karşısındakilere hadlerini bildirmek, onların güçsüzlüklerini ve kötü niyetlerini kanıtlamak, planlarını bozmak, tüm yaptıklarının yanlışlığını göstermek, yanlışların sorumluluğunu onlara yüklemek, başkalarının sistemlerini bozmak, sistemlerini bozarak onlara yanlış yaptırtmak, eziyet etmek ve yıkıcılık saplantı zorlantı nevrozu olanların anal sadizme bağlanan gelişmiş becerileridir.

Uzaklık, Ulaşılmazlık ve Yalıtılmışlığın Sağladığı Güvenlik

Uzaklık, ulaşılmazlık ve yaklaşılmazlık onları eleştirilerden korur. Uzaklaşmak, üstlenmek zorunluluğunu duyumsadıkları sorumluluğu azaltır. Başkalarının kurallarına, sistemlerine uyma zorunluluğundan kurtararak rahatlatır. Uzaklaşmayı, duygularına ve rekabete karşı da kullanırlar. Uzaklık, bir bariyer ve yalıtma sağlamanın bir yoludur.

Düzensizlik, İşe Başlayamama, Geç Kalma ve Erteleme

Birçoklarının düzenli ve dakik olmalarına karşın bazıları düzensizlikleri, yavaşlıkları, tereddütleri, işi ağırdan almaları, işi yokuşa sürmeleri, işe başlayamamaları, toplantılara son dakikada yetişmeleri ya da geç kalmalarıyla dikkati çekerler. Zihinlerinde tam oturtamadıkları, belirsizlik yaşadıkları durumları erteleme eğilimindedirler. Bazen o kadar ideal bir düzen, iş, zamanlama, temizlik hedeflerler ki buna ulaşamayacak olmaları onları hiç başlayamamalarına neden olur.

Ölçülebilir konularda özel bir titizlikleri vardır. Ölçüm, kontrol etme aracına dönüşür. Ölçüme odaklanmak dürtülerin sıcaklığını soğutur, bir yalıtım aracıdır. Ölçüm ve takibi, eziyet etmede kullanabilirler. Ölçülerine uymayanları onlara başkaldıran, onları anlamayan insanlar olarak görürler. Geç kalmak ve ertelemek öfkelerinin ve dirençlerinin bir göstergesi olabilir.

Tutma-Bırakma, Cimrilik-Savurganlık, Biriktirme–Atma

Ellerindeki her şeyi yitirecekleri, hiçbir şeyleri kalmayacağı korkuları, aç ve sefil olacakları kaygıları saplantı ve zorlantı nevrozunda üzerinde durulması gereken yaşantılardır. Hep geleceğe yönelme, geleceği güven altına almak için gece gündüz çalışma ve karşı koyulmaz bir biriktirme tutkusu bu kaygıların sonuçlarındandır (Venedik Taciri). Yitim korkuları biriktirme eğilimlerinde, tutumlu ve cimri davranışlarda dışa vurur ve elde olanın bırakılmasını engeller. Çalışma ve somut önlemlerle geleceği ve kaderi kontrol altına alma çabaları tüketici hale gelebilir.

Anal Agresyon: Yıkıcılık ve Eziyet

Saplantılar "evden çıkarsam, şu çizgide yürürsem, siyah kaldırım taşına basarsam yakınlarımın başına bir felaket gelecek" ve zorlantılar "evden çıkmamalıyım ki yakınlarımın başına bir felaket gelmesin, evden çıkarsam dönmeliyim ki bu felaket önlensin, evi düzenli ve temiz tutmalıyım ki kötü bir şey olmasın" sevgiyle bütünleşmemiş anal agresyonların dışavurum ve denetim yollarıdır. Yıkıcılık ve saldırganlıklarının şiddetinden duydukları korku bunu dışa vurmadan nasıl baş edecekleri konusunda bir çıkmaza girmelerine neden olur. Saldırganlığı boşaltamama saplantı ve zorlantıların şiddetlenmesine neden olur. Kendilerine uyguladıkları yıkıcılığı ve zulmü sevdikleri yakınlarına da yansıtırlar. Eşlerini de temizler, düzenlerler. Eşlerinin paralarını ve ilişkilerini kontrol etmek isterler.

Yalıtılmış Cinsellik

Saplantılı nevrozlarda sevgili istenilen ama aynı zamanda denetim altında tutulan, baskı yapılan, yakına gelmesine izin verilmeyen bir kimsedir. Özerkliğin yiteceği, tehlikeli bir yakınlık kurulacağı, altta kalabilecekleri, güçsüzlüklerinin, eksikliklerinin belli olacağı korkuları cinsel yakınlaşmayı haz veren, boşalım sağlayan bir işlev yerine kurallara dikkat edilmesi gereken bir olgu haline getirir. Cinsel ilişki temizlik ve düzenin sağlanmaya çalışıldığı ritüellere boğulunca duygudan yoksun, soğuk bir görev haline gelir. Cinsellik; içinde barındığı kirler, yakınlıklar, temas ve iç içe geçme ile sorunlu bir alandır.

Söyleneni ve Verilen Sözü Geriye Alamama

Geri alınamayacağı için imza atamazlar, anlaşmalar yapamazlar, kolay kolay söz veremeyebilirler. Çünkü yapılan yanlışı düzeltmek, söylenen cümleyi değiştirebilmek, verilen karardan caymak hakkını kendilerine tanımazlar. Her söz, davranış, eylem ve karar kalıcılık ve değişmezlik özellikleri taşımalıdır. Değiştirmek ve esneklik kötüdür. Kurallara bu şekildeki sert bağlılık içsel ve yaşamsal ihtiyaçları inkâr özelliği taşır. Anlaşma yapmak, güç kaybetmek ve karşıdakinin kontrolüne girmek gibi de algılanır.

Seçim Yapamama ve Kararsızlık

Karardan geri dönemeyecek olma endişesi bir seçim yapmayı zorlaştırır. Seçim yapamama ciddi bir kararsızlık hali yaratır.

Seçim, seçilmeyenin yitimi anlamına gelir. Bu kayıp, takıntılı hastalarda büyük zararlara uğrayacakları korkularını uyandırır. Bazen seçim yapamamak onu seçime zorlayan yakınlarına ve durumlara karşı dolaylı bir direnme anlamına gelebilir.

Konuşma Biçimleri ve Sözcüklerin Gücü

Bazen iç yaşantılarından öylesine uzaktırlar ki takıntılı hastalar kendilerinden söz ederken yabancı birini, somut bir nesneyi, makineleşmiş bir kişiyi anlattıkları izlenimini verirler.

Sözcüklerin ve düşüncelerin büyüsel gücüne inanırlar. Geleceği bilebildiğine, düşüncesinin gerçekleştiğine inanan genellikle de bundan kaygılananları vardır. Özgün savunma mekanizmaları anlatılarında görülür. Anlattıklarının tersine geçerek söylediklerini bozarlar. Örneğin olumlunun ardından bir “ama” ekleyerek olumsuzu anlatırlar. Öfkelerini nazik konuşmaları ile ifade ederek karşıtına çevirerek dile getirirler. Duygularını o kadar yalıtılmış anlatırlar ki bazen anlaşılmaları ya da dinlenilmeleri güçleşir.

Soğuk Şakalar

Şakalaşma, gülme gibi gevşeme durumlarını sevmezler. Gevşeme ve rahatlama ulaşılamayan sanki kendilerine yasakladıkları şeylerdir. Ciddiyet her zaman daha güvenlidir. Bazen şakaları otoriteye başkaldırı için ustalıkla kullanırlar. Soğuk şakalar yaparlar. Şaka yapabilmeleri olumlu bir göstergedir.

Gizlilik ve Saklama

Gizlilik, içe kapanıklılık ve kendi başınalık içinde olabilirler. Takıntıları yıllarca gizledikten sonra söyleyebilirler. Zorlantıları saklamak daha zordur ama bu konuda da çaba harcarlar.

Para, bilgi ve sevgi saklama konusunda ustadırlar. Takıntılı nevrozda para saklama cimriliğe, bilgi saklama ketumluğa, sevgi saklama soğukluğa neden olur.