• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

OBSESİF NEVROZA ÖZGÜ SAVUNMALAR

OBSESİF NEVROZA ÖZGÜ SAVUNMALAR

Bastırmanın yanında inkar, gerileme, karşıtına çevirme (reaksiyon formasyon), yalıtma (izolasyon), yapma-bozma (undoing), büyüsel düşünce, şüphe duyma, kararsızlık, kategorizasyon, akılcılaştırma ve düşünselleştirme bunların başlıcalarıdır.

Savunmalar düşünce düzeyinde işlev görür. Dürtülerin düşünceye dönüşüm aşamasındaki doğal süreçler yoğunlaşarak sert savunmalara dönüşmüştür. Genelde savunmaları çalıştıran uyarıcı (sinyal) kaygının ortaya çıkmasıdır. Obsesif hastalar uyarıcı kaygıyı olabildiğince erken hissedip sert savunmalar ile önlemler geliştirirler ve uyarıyı bastırırlar. Bu şiddetli bastırma bir birikime, birikim uyarıcı kaygının artmasına, bu da savunmaların şiddetlenmesine neden olur.

Obsesif nevrozun gelişim dinamiklerinden birisi, dürtüleri egemenliği altına almak için benliğin ve üstbenliğin erken gelişmesidir. Winnicott'ın ortaya attığı "bilge çocuk" ya da ebeveynine ebeveynlik yapan akıllı çocuklar bu dinamiğe sahip olabilirler. Bu hastalarda açgözlülük, haset, saldırganlık ve cinsellik büyük günahlardır ve şiddetli bir biçimde zaptedilirler. Savunmalar çok çalışkandır ve ayrıca çalışmaya geniş bir alan açarlar.

Gerileme, psikoseksüel gelişimde ödipal dönemde karşılaşılan zorluklara, çatışmaya ve kastrasyon kaygısına karşı gelişir. Ödipal dönemdeki sorunlardan anal-sadistik aşamaya gerileyerek kurtulmuşlardır.

Düşünceyi ve mantığı ön planda tutarlar. Sadece düşüncelerini anlattıkları seanslar olabilir. Kendilerini ilişkilerin ve yaşamın akışına bırakamazlar. Düşünme ve ussallaştırma ile kendilerini dünyadan çözerek yalıtırlar.

Düşünce o kadar değerli ve güçlüdür ki büyüsel hale gelir. Büyüsel düşünce ile gerçekliği çarpıtırlar. Fantezi ve oyunda kullanılan büyüsel düşünceyi kontrol etme ve tümgüçlülük arzularını doyurmak için kullanırlar. Kompülsyonlar büyüsel düşüncenin eyleme geçmiş halleridir. Örneğin ışığı açıp kapatarak ya da büyülü sayıdaki tekrarlarla ölümü, ayrılığı, kirlenmeyi kontrol edebileceklerine inanırlar. Büyüsel düşünce iç ve dış dünya ayrımının gelişmediğini ya da bozulduğunu gösterir. Kişi dış dünyasını kontrol ederek iç dünyasını kontrol edebileceğine inanır.

Duygular ve dürtüler çocukluk, güçsüzlük, kontrol kaybı, dağınıklık ve kirlilik gibi görülerek aşağılanır. Aşağılanarak, küçümsenerek kontrol edilir ve ayrı tutulur.

Zorlantılı davranışlar; suçluluk, utanç, değersizlik duygularını bozmak için yapma-bozma savunmasının ögesidir. Annesine saldırganlık ve öfke hisseden erkek çocuk bunlardan suçluluk duyarak odasından çıkarken üç kez dışarı çıkıp içeri girme zorlantısı geliştirebilir. Babasına karşı cinsel dürtülerinden utanç duyan kız çocuğu banyoda tekrar tekrar yıkanarak bunu bozmaya, bundan arınmaya çalışabilir.

Öfkeyi karşıtına çevirerek nazik gözükürler. Kontrolsüzlük hislerinin karşıtı daha çok kontrol etmeye çalışmaktır. Bu saplantıya odaklandıkça tekrarlamalar artar. Bir geviş getirme haline gelir. Düzensizlik hissinin tepkisi, karşıtına çevirerek düzenlemeye çalışmaktır. Bu savunma ile ritüeller oluştururlar.