• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

KENDİNİ KORUMA, DÜŞÜNME VE KENDİNE BAKMA YETİSİ

KENDİNİ KORUMA, DÜŞÜNME VE KENDİNE BAKMA YETİSİ

Bencillik ve depresiflik ile ilgili yazdıklarım temelde kişinin kendini koruma ve kendini düşünme yetileri ile ilgili sorunlardır. Bencillikte kendini düşünme, kişinin yanındakini duyumsamasını engeller. Kendini koruyabilmek için yanındakini sömürebilir. Depresif kişi kendini koruma ve kendini düşünme açısından sorunlar yaşar. Kendini koruyamaz, kendini sömürür.

Bu sorun oral dönemle bağlantılı olabilmektedir. Oral dönem, tüm memeli hayvanlarda, yaşamın ilk döneminde annenin yavrusunu beslediği, koruduğu ve büyüttüğü dönemdir. İnsan yavrusu oral dönemde ruhsallığının temellerini atarken annesinin tasarımını, annesinin sütünü emer gibi içine alır. Anne, yeterince iyi bir fiziksel bakım verirse bebek yaşamda kalır. Annenin bakımına sevgiyle kucaklama eşlik ederse bebek seven, bakan, kucaklayan ve kendini koruyan anne imgesini inkorpore eder. Daha sonra bu kişinin kendini koruyan, seven ve kucaklayan, kendine bakan yönü olacaktır. İnkorporasyon sırasında bebek annenin saldırganlığını da içselleştirir. Sağlıklı bir annesi olan bir bebeğin ruhsallığının temelinde saldırganlık; kendini korumak, sevmek, kucaklamak ve bakmak için güdülenecektir. Bu, bebeği ile ilişkisinde çok şefkatli, bu ilişkiye zarar verebilecekler için çok acımasız olabilen bir annenin tavrıdır. Kendini koruma yolunda, kendini tehdit edenlere karşı saldırganlık gösterebilir. Kendini sevmesini ve kucaklamasını engelleyebilecek olan durumlarda öfkelenebilir. Kendine bakmak için bir meyveyi parçalayacak ya da bir koyunu kesebilecek saldırganlığı gösterebilir.

ANNENİN VE AİLENİN RUHSAL SORUNLARI

Bazen anne bebeğine bakarken ruhsal sorunlar yaşar. Eğer bu ruhsal sorunlar annenin sevgi göstermesini, öfkesini bastırmasını engellerse ya da annenin ilişki kurma yetisini bozarsa bebeğin ruhsal gelişimi sakatlanır. Depresif kişiliklerin bebekliklerinde, uzun süreli depresif bir durum (depresyon, yas, distimi) yaşamış bir anne olabilmektedir.

Bebek, bu depresif anne imgesini yutarak içine alınca kendini korumayı ve kendine bakmayı içselleştireceği yerde çökkün bir anne imgesini içselleştirir. Sevgiyle kendine bakım vermeyi, kendini doyurmayı ve korumayı öğrenmesi gerekirken bu süreçlerdeki saldırganlık ve öfke kendine yönelir. Annenin içselleştirilen depresif imgesi, gelecekte çocuğun altbenliğinin isteksiz ve enerjisiz; benliğinin eylemsiz ve sınırsız, üstbenliğinin acımasız ve yıkıcı kalmasına neden olabilir.

Benzer bir süreç aile ile ilişkili yaşanır. Çocuk büyüdükçe annenin yanında baba ve aile daha çok ön plana çıkar. İlk yılda nasıl anne ruhsal ve fiziksel besin kaynağı ise sonrasında aile ruhsal ve fiziksel besin kaynağı olur. Örneğin büyüme çağında anne-baba sorunlu bir ilişki içindeyse, aile ağır maddi sorunlar ya da yoksulluk yaşıyorsa, anne-baba-kardeş kaybı yaşanmışsa; ailenin sevgisini, sıcaklığını ve koruyuculuğunu kaybettiği uzun süren dönemler yaşanabilir. Bu durumlarda da çocuk depresif bir aileyi inkorpore ederek depresif bir kendilik yapısı geliştirebilir.

Çocuklukta, coşku, neşe ve eğlence doğal olarak ortaya çıkar. Eğer depresif bir anne ya da aile varsa çocuk neşelendiğinde onları üzüntülü ve mutsuz görecek ve kendini bencil hisseder. Bağlı olduğu ve sevdiği anne-babası mutsuzken mutlu olmayı iç dünyasında sindiremez kendiliğiyle bütünleştiremez. Çocuklar, kendilerini dünyanın merkezinde zannederler. Çocuksu tümgüçlülük içinde tüm dünyanın çevresinde dönmesini isteyen çocuk mutsuz bir ailede bunu yapamaz. Annesi mutsuzken kendisinin isteklerinin olması bencillik hissettirir. Zaten kendisine bakamayan depresif bir anne, çocuğunu çok bencil görecek, onun çocuksuluğunu anlayamayacaktır.