• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

SAHTELİK

SAHTELİK

Bencilliğin bir alt kademesinde daha ağır bir durum olan sahte hissetmek vardır. Depresif bir anne ile ilişkisinde annesi duygularına ayna olamayınca bebek kendisini gerçek hissedemez.

Winnicott, huzurlu bir anne-bebek ilişkisini tanımlarken “Bebek annesinin yüzünde kendi gülümsemesini görür.” demiştir. Winnicott, eğer anne bebeğine sürekli olarak sevgiyle bakabilir ve onu kucaklarsa, bebeğinin ihtiyaçlarını yeterince doyurursa bebeğin kendisini “gerçek” hissedeceğini belirtmiştir. Yani bebek ancak annesinin sevgisi ve bakım vermesiyle var olabilir. Winnicott “Bebek diye birşey yoktur.” sözüyle bebeğin ancak annesi ile var olabileceğini çok çarpıcı bir biçimde ifade etmiştir. Annesinin sürekliliği ile bebeğin var olması ve kendisini gerçek hissetmesi, bebeğin benliğinin ve kendiliğinin temellerini atar. Ericson buna temel güven duygusu demiştir. Bu temeller sağlamlaşınca bebeğin iç dünyasında temel güven duygusu ve iyimserlik oluşur.

Eğer anne, bebeğin ihtiyaçları ile yeterince özdeşleşirse ve bebeğine uyum sağlayabilirse bebek içsel varoluş seyrini gerektiği gibi gerçekleştirir. İçinden geldiği gibi gelişir, gerçek ve doğal olur. Eğer anne, bebeğinin ihtiyaçları ile yeterince özdeşleşemiyorsa ve bebeğine uyum sağlayamıyorsa bebek kendi gelişimini askıya alır ve annesine uyum sağlar, annesinin ihtiyaçları ile özdeşleşir. Bu süreç bebeğin kendi içsel kaynaklarını kendisi için kullanma yetisini bozar, iç kaynaklarından onu kopartır. Sürekli annesi için var olmaya, benlik işlevlerinin onun için kullanmaya çalışırken sahte ve yapay bir kendilik oluşturur. Örneğin mutsuz bir annesi olan çocuk annesini neşelendirmeye çalışır ama şakalarında bir mutsuzluk sezilir. Annesi çocuksu olan bir çocuk erkenden olgunlaşabilir ve annesinin annesi olma rolünü benimseyebilir. Ama böyle bir olgunlukta da zorlanma ya da isteksizlik sezilebilir.