• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

PSİKANALİZİN GELİŞİMİ - FREUD DÖNEMİ 3

PSİKANALİZİN GELİŞİMİ - FREUD DÖNEMİ 3

3. DÖNEM: PSİKANALİTİK TEDAVİNİN FARKLI PATOLOJİLERDE UYGULANMASI

Histerik Nevroz

Freud, histerik nevrozu olan Dora Vakasıyla (1905) analizinde hastanın çağrışımlarıyla, anılarıyla ve düşleriyle çalışmıştır. Bunları yorumlayarak hastasında belirtiye neden olan bilinçdışı etkileşimleri bilince çıkartmaya çalışırken Dora birden analizi bırakmıştır. Freud geriye dönerek hasta notlarını incelemiş ve Dora’nın aktarımını yeterince yorumlamadığını fark etmiştir. Dora, onu baştan çıkartan kişi gibi, Freud tarafından uyarılmış ve onu baştan çıkartan kişiden intikam alma isteğini Freud’a aktarmıştır. 18 yıl sonra Freud Dora’nın eşcinsel aktarımının önemini de fark etmiştir. Aktarımın iyice anlaşılması çocukluktaki ilişkilerin analiz sırasında nasıl canlandığının ve nasıl yorumlanacağının yolunu netleştirmiştir.

Psikoz

Psikozdaki inkârı ve benlik bölünmesini “Jensen’in Gradiva’sında Düşler ve Hezeyanlar” (1907) ile bir roman kahramanının analizi aracılığıyla göstermiştir. Schreber’in “Bir Nevropatın Anıları” adlı otobiyografik yapıtını analiz ederek (1911) zulmedilme ve paranoya sanrılarının bastırılmış eşcinsel arzulardan kaynaklandığını öne sürdü. Psikozun dinamiklerini anlamaya çalışmıştır.

Freud, psikotik olgularla çalışmamış olsa da önemli tespitlerde bulunmuştur. Daha sonra Klein’ın ilkel savunma mekanizmalarını kavramsallaştırmasıyla birlikte Segal, Bion[1], Rosenfeld, Searles, Arieti[2] gibi psikanalistler psikotik olgularla çalışmışlardır.

Fobik Nevroz

Çocuklara psikanalitik tedavi uygulanması üzerine ilk örnek “Küçük Hans Olgusu”ydu (1909). Freud, Küçük Hans’ın babası ile görüşerek çocuğun fobisini tedavi etmişti. Olgu öyküsü klasik psikanalitik yaklaşım adına çok demonstratif bir nitelik taşımaktadır. Bu vaka çocuk cinselliğinin açık bir kanıtı olmuş ve çocukların psikanaliz ile tedavi edilebildiğini göstermiştir. Ayrıca bir süpervizyon gibidir. Freud Hans’ı görmemiş babası aracılığıyla tedavi etmiştir. Hans’ın annesi ile ilişkisi, onunla özdeşleşmesi, pipisiyle oynayınca annesinin kızması, kız kardeşinin doğumu ve babası ile çatışmaları açık bir biçimde analiz edilmiştir[3]. Utanma, otoerotizm, erkeklerde hemcinsler arası ilişkiler, çifte değerlilik, fobi, kaka simgesi gibi önemli konular üzerinde çalışmıştır. Freud; Hans’ın annesi de hastası olduğu, anne ile çocuk arasındaki ilişki üzerine yorumlar yapmadığı, oral sadizme değinmediği, ensestiyöz kaygılara, Hans’ın annesine yönelik saldırganlığını değerlendirmediği için eleştirilmiştir.

Obsesif Nevroz

Obsesif nevrozu olan Sıçan Adam Olgusunda[4] (1909) histeride kullandığı psikanalitik yöntemle başarılı bir tedavi gerçekleştirmiştir. Anal erotizm, çocukluk cinselliği, hastalığı ortaya çıkaran etkenler, aşk-nefret çatışması, baba karmaşası, sıçan metaforu, nevrotik yapılanma (arzu, kaygı ve savunma düzenekleri), batıl inançlar, ölümle ilgili inançlar ve kompulsif eylemler üzerinde çalışılmıştır. Takıntı dizisini ve yorumlanışını, erotik dürtüyü, buna karşı gelişen başkaldırıyı, kaygıyı ve savunmaları göstermiştir. Öldükten sonra Freud’un orijinal seans notlarının[5] bulunması ile bu olgu daha da kıymetli olmuştur. Seans notlarına bakıldığında Freud, dirençlerin üzerine özellikle gitmiştir. Aktarımla ilgili verileri ve saplantılı düşüncelerin ve düşlemlerin kaynaklarını etkin bir biçimde araştırmış ve not etmiştir. Freud anne aktarımını değerlendirmemesi açısından eleştirilmiştir. Halbuki seans notlarında Freud’un anne aktarımını ve annesel olanı değerlendirildiğinin görülmektedir ama nedense olgu sunumuna bunları katmamıştır.

Bu dönemde olmayan ama önemli vaka öykülerinden biri olan Kurt Adam 1910’da Freud’a başvurmuştur. “Bir Çocukluk Nevrozundan Parçalar (Kurt Adam)” ise 1918’de yayınlanmıştır. Erişkinlikte ortaya çıkan nevrozun temelinin çocukluk nevrozunda yer aldığını göstermeye çalışmıştır. Kurt Adam’ın çocukluğuyla ilgili anlattığı birçok baştan çıkarma sahnesi vardır. 4 yaşında gördüğü kurt düşünü Freud, 1,5 yaşında tanık olduğu birincil sahneyle ilişkilendirir. Bunu, nevrozun başlangıç noktası olarak alır. Kurt Adam’ın çocukluğundaki nevrotik süreci, fobinin obsesif nevroza evrilmesini, anal erotizmini, kadınsı özdeşleşmesini ve bilinçdışı eşcinsel eğilimlerini irdeler.

Eşcinsellik

Narsisistik özdeşleşmeye dayalı bir eşcinsellik türünü ve cinselliğe duyulan merakın yüceltilerek araştırma yapmaya evrilmesini “Leonardo da Vinci’nin bir Çocukluk Anısı” (1910) yazısı ile tanımlamıştır. Leonardo da Vinci’nin çocukluğunda cinselliğe duyduğu merakın aşırı bir bastırmaya maruz kalarak, libidosunun tamamen entelektüel uğraşlara yatırıldığını öne sürmüştür. Leonardo da Vinci’nin bir çocukluk anısını yorumlayarak annesiyle nasıl özdeşleştiği ve erişkinliğinde çevresindeki genç erkeklere anne gibi yaklaşarak aslında nasıl kendini sevdiğini formüle etmiştir. Bu sevgi türüne “narsisistik sevgi” demiştir.

Yine bu dönemde olmayan ama önemli vaka öykülerinden biri de “Bir Kadın Eşcinsellik Vakasının Ruhsal Kaynakları”dır (1920). Freud özellikle kadının babasıyla ilgili Ödipal çatışması üzerinde durmuştur. Hasta, ergenlikte yinelenen bir ödipal rekabette yenilince babasına gücenmiş, tüm erkeklerden libidinal yatırımını geri çekmiş ve kadınlığını reddetmiştir. Erkeksi bir özdeşleşme ile bir kadına âşık olmuştur. Freud, kadının intihar girişimini ise melankolik bir özdeşleşme olarak yorumlamıştır. Babasına duyduğu öfke, intihar ederek hem kendisini hem de içindeki babayı öldürmeye çalışmak olarak eyleme geçmiştir. Freud’un “Yas ve Melankoli” yazısında belirttiği gibi eğer ayrışma narsisistik bir yaralanma ile olursa ve kendilik ile nesne arasında bağımlı bir ilişki varsa nesne inkorpore halde ruhsallıkta kalır. Nesneye duyulan öfke ile kendiliğe duyulan öfke, nesnenin ölümü ile kendiliğin ölümü birbirlerinden ayrıştırılamaz.

Narsisizm

Freud, “Narsisizme Giriş” (1914) makalesinde birincil ve ikincil narsisizmi tanımlamıştır. Birincil narsisizmde çocuk için aşk nesnesi kendisidir ve kendisi dünyanın merkezindedir. İkincil narsisizm ise özsaygı ve özsevinin bir başkasını sevmeyi engellemeyecek biçimde gelişmesidir. Narsisistik kişilik bozukluğunda kişi kendisini sevdiği için libidinal yatırım yapmasını ve aktarım geliştirmesini engelleyeceğini ve analiz edilemeyeceklerini düşünmüştür. Organik hastalıklarda ve uykuda libido sadece kişinin kendine dönmektedir. Hipokondride libido acı çeken organa yatırılır. Psikozda ise kişinin kendisine yaptığı libidinal yatırım bir megalomani ve grandiyözite yaratır. Bu çalışmasında iki farklı nesne seçimini tanımlamıştır. Narsisistik nesne seçiminde kişi kendisine benzer bir nesne seçer. Anaklitik nesne seçiminde ise bebeğin annesine yaslanması ve bağımlılığı gibi erişkinlikteki nesne seçimi annenin yerine geçenlerdir. Bu makaledeki bir diğer katkı da benlik idealidir. Çocukluktaki birincil narsisizm benlik idealine dönüşerek yaşam boyu etkisini sürdürmektedir.

Yas ve Melankoli

Freud, “Yas ve Melankoli”’de (1917) normal ve patolojik yas ile melankolinin dinamikleri irdelemiştir. Melankolideki kendilik ve nesne ayrışmamışlığını gözler önüne serer: “Ben yetersizim.” demek “Sen yetersizsin.” demektir. Bu ayrışmamışlık; kaybedilen nesnenin oral inkorporasyonunda ve narsisistik nesne seçiminde görülür. Ayrılığa katlanamayan benlik kaybettiği nesneyi yutunca onunla narsisistik bir özdeşleşme yaşar: onun gibi olur. Böylelikle, kaybedilen nesneye duyulan öfke de kişinin kendisine yönelecektir. Bu makaledeki tespitler daha sonra benliğin bölünerek ayrılmasının ve üstbenliğin oluşmasının nasıl geliştiğinin anlaşılmasını sağlamıştır. Bu makale; benliğin, kendiliğin ve nesnenin aralarındaki ilişkileri özet bir biçimde tanımlamıştır. Benlik, kendilik ve nesneyi ayrıştırabildiğinde yas, ayrıştıramadığında melankoli ortaya çıkmaktadır.

 


[1] Psikanaliz Yazıları 30 - Wilfred R. Bion, Bağlam Yayınları

[2] Bir Şizofreni Anlamak, Silvano Arieti, Doruk Yayınları

[3] Abrevaya, E. (2004) fobik nesne ve baba işlevinin yokluğu. Psikanaliz Yazıları 8:29-49. Bu yazı Türkçedeki önemli Küçük Hans yorumlarından birisidir.

[4] Olgu Öyküleri 1 ve 2, çev. Eğrilmez A., Payel Yayınları.

[5] Sıçan Adam’ın Orjinal Seans Notları’nın (1.10.1907-20.1.1908) özetini www.bursapsikiyatri.com  adresinde okuyabilirsiniz.

 

4. DÖNEM: PSİKANALİTİK YÖNTEM ÜZERİNE YAZILARI başlıklı bölüme gitmek için burayı tıklayınız.

PSİKANALİZİN GELİŞİMİ - FREUD DÖNEMİ'nin tüm bölümlerini okumak için buraya tıklayınız.