• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

ÇİFTE DEĞERLİLİK (Ambivalans)

ÇİFTE DEĞERLİLİK (Ambivalans)

Çifte değerlilik, sevgi ve nefret gibi zıt duyguların aynı anda aynı nesneye karşı hissedilmesidir. Freud bunu “Biri diğerini örtene dek zıt duygular barışçıl biçimde yan yana dururlar."[1] biçiminde tanımlamıştır.

Başlangıçta Bleuler[2] çifte değerliliği üçe ayırmıştır: harekette yapma-yapmama, düşüncede ve duyguda zıt olanları aynı anda deneyimleme. Freud, Küçük Hans[3] ve Sıçan Adam[4] olgularında çifte değerliliğe değinir ve genelde duygulanımsal açıdan değerlendirir. Obsesif Nevrozun en önemli özelliğinin sevgi ve nefretin eşzamanlı birlikteliği olduğunu belirtir. İnkorporasyonda ve yamyamlıkta sevilen nesne yenerek dışarıda yok edilmek ve içe alınmak istenmesi çatışmalıdır. Oralitenin baskın olduğu bir kişi severken yer bitirir, tüketir. Anal sadistik uğraşlarda ise çocuk sevdiği nesnenin ne kadar zarar göreceği düşünmeden onun üzerinden egemenlik hissi ve haz sağlamak isterken bir çatışmanın içinden çıkamaz. Analitenin baskın olduğu bir kişi severken döver. Çifte değerlilik öncesinde zıt duygular dürtülerin egemenliğindedir, iç içe geçmişlerdir ve çatışma yüklüdürler. Dürtü bileşenleri daha sonra genital önceliğin egemenliğine girerler. Böylelikle nefret sevginin karşıtı haline gelirken dürtülerde bir ayrışma olur. Bir diğer ayrıştırma hali ödipal dönemde sevgi ve nefretin anne ve babaya ayrı ayrı paylaştırılmasıdır. Çocuk anneye aşık olunca baba, babaya aşık olunca anneden nefret eder. Bu sırada nefret, ölümcül özelliklerini kaybetmeye başlar, yer değiştirmeyi ve rekabeti besler. İnkorporasyon, introjeksiyon-projeksiyon ve içselleştirme süreçlerinden geçilmiş çifte değerliliğe gelinmiştir.

Oral ve anal dönemde aynı nesneye yönelik sevgi ve nefretin ilişkisi ancak dışarıdan gözlemlenebilir. Çünkü sevgi ve nefret ayrı zamanlarda hissediliyordur ve çocuğun farkına varabileceği düzeyde içsel bir nitelik kazanmamışlardır. Holder’a[5] göre çocuk açısından bu süreçler oral dönemde ihtiyaç doyurma ve anal dönemde tümgüçlülük düşlemlerini gerçekleştirme amacını güderler. Oral dönemde ihtiyacın doyurulmamasına ve açlığa, anal dönemde güçsüzlük hissine katlanamama dürtüleri şiddetlendirir ve ayrıştırmayı engeller. Çifte değerlilik ortaya çıkarken dürtülerin şiddeti, tümgüçlülük hissi ve bağımlılık azalır.

1923’te Freud[6], çifte değerliliği temel bir olgu olarak tanımlar ve farklı dürtülerin ayrışmasının ve bütünleşmesinin tamamlanmamışlığını gösterdiğini belirtir. Yapıcılık ve yıkıcılık, yaşam ve ölüm iç içedir. Çocuktaki çifte cinsiyetlilik çifte değerliliği besler. Benliğin bütünleştirme ve bireşim işlevleri çifte değerliliğin gidişini belirler. Benlik güçlendikçe kendiliği koruma işlevi gelişir. Benliğin kendiliği koruma dürtüsü aynı zamanda nesneyi koruma ve nesneden korunma yönünde de işlev görür. Çifte değerliliğin algılanması benliğin gerçeği değerlendirme yetisini güçlendirir. Çocuk, geçiş nesnesi ile çifte değerliliği çalışır. Çifte değerliliğe ulaşmak yüceltmenin yolunu açar.

Hartmann[7], çifte değerliliğin gizilliğe kadar sürdüğünü belirtir. Abraham[8], psikoseksüel gelişim dönemlerine göre çifte değerliliğin gelişimini değerlendirmiştir. Klein ise çifte değerliliğin gelişmesini sağlayacak biçimde, iyi-kötü ikiliğini sürekli çalışmıştır. Çifte değerlilik, nesne ilişkisinin doğasını ve düzeyini tanımlarken nesnenin içselleştirilmiş olduğunu ve bağımlılığın bir miktar kabullenildiğini gösterir.

Benliğin Çifte Değerliliği Algılaması

Nesneyi iyi ve kötü olarak ikiye bölmenin varlığı benlik tarafından algılandıkça çifte değerlilik oluşmaya başlar. Benliğin bütünleştirme gücü artıp nesneye karşı düşmancıl duygulara rağmen olumlu ilişkiler sürdürebiliyorsa ve çifte değerliliğe katlanabiliyorsa nesne sürekliliği sağlanmış demektir. Benlik, çifte değerliliğe katlanamadığında bölmeye başvurabilir. Bir diğer başvuru kaynağı da çifte değerliliğin bir ögesini bastırmaktır. Anal dönemde çocuk annesine hissettiği saldırganlığı bastırıp karşıtına çevirir ve annesine daha çok sevgi gösterir ve yapışır. Dil sürçmelerinde, şakalarda, sakar eylemlerde çifte değerlilik söze dökülebilir. Çifte değerlilik, obsesif nevrozda çok farklı zıtlıklar (etkin-edilgen, tutma-bırakma, kontrol-boyun eğme, vb.) olarak kendini gösterir. Örneğin bir kişi terapiye yaptığı libidinal yatırımı tuttuğu detaylı notlarla göstermek ister ve notlarını okuması bitince seansın geri kalan kısmını kâğıdı agresif bir biçimde ufak parçalara ayırmakla geçirir.

Çifte Değerlilik, Haset ve Çatışma

Holder[9], çifte değerlilik tanımının, geniş anlamda kullanıldığında bulanıklaştığını ve sıklıkla çatışma ile karıştırıldığını belirtir. Hâlbuki çifte değerlilik bazı çatışmaların kaynağıdır ama hepsinin değildir. Çifte değerlilik; bağımlılık ve özerkleşme çatışmalarının, ihtiyaç hissetme ve bu ihtiyacı reddetme isteklerinin yarattığı ikilemlerde görülür.

Çifte değerliliği tutku ve aşk açısından ele alan Benedek kadının annelik ile ilgili çifte değerliliğinin penis hasedini beslediğini belirtir. Penis hasedi ve kastrasyon korkusunu çifte değerliliği ifade eden temel çatışmalar olarak görür. Klein, penis hasedini meme hasedine bağlamış ve hasedin kökeninde fiziksel imkânsızlığı kabul edememe olduğunu belirtmiştir. Benedek[10], etkin ve olumlu ile edilgen ve olumsuzun ruhsal tasarımı ile çifte değerliliğin tanımlandığını belirtir. Cinsel dürtünün, çifte değerlilik taşıdığını öne sürer. Cinselliğin birincil çifte değerliliğinin etkin, dışa yönelik erkeksi cinsel dürtüden türediğini vurgular. Kadınsı birincil çifte değerliliği edilgen cinsel dürtüye bağlamaz. Ona göre kadınsı çifte değerlilik anne olma ve çocuk bakma arzusu ile gebe kalmaktan ve ölmekten korkma arasında gelişir.

İkili ve Üçlü İlişkiler

Parens[11], çifte değerlilik gelişmesi için iki ön koşul olduğunu belirtmiştir. Birincisi içsel libidinal nesne tasarımının gelişmesidir (Spitz, Anna Freud, Erna Furman ilk yılın ikinci yarısında; Mahler ve McDevitt üçüncü yılda nesne sürekliliğinin oluştuğunu belirtir.). İkincisi, sevgi ve nefret hislerinin kendilik ve nesne ilişkisinden türemesidir. Çifte değerlilik ödipal dönemdeki çatışmada önemli rol oynar: “hemcins ebeveyne duyulan kıskançlık ve düşmancıllık ile beraber sevgi duyulması”.

Parens[12], çifte değerliliği iki aşamaya ayırmıştır. İlk aşama ikili ilişki içinde yaşanan sevgi ve nefret yüklü ilişkidir. İkinci aşama üçlü ilişkiye geçişle ortaya çıkan ödipal karmaşada görülür, kız ve erkek için farklıdır. İlk aşamadaki ikili ilişkide ruhsal yatırım güçlü bir biçimde anneye yapıldığı için saldırganlık ilk olarak anneye yönlendirilir. Kız çocuğu hem ayrılma bireyleşme çatışmalarını (ikili ilişkideki) hem ödipal çatışmasını (üçlü ilişkideki) annesi ile yaşarken erkek çocuk için bu farklıdır. Parens, ödipal çifte değerliliğin preödipaldekinden çok daha çeşitli olduğunu öne sürer. Çifte değerlilik nesneye verilen saldırganlık tepkisinin benlik tarafından algılanması ile oluşur ve üstbenlik yapılanmasının belirleyicilerindendir.

 


[1] S. Freud, ‘Some Reflections on Schoolboy Psychology’, S.E., Vol. 13, 1914, s. 243.

[2] Holder, A. “Theoretical and Clinical Aspects of Ambivalence”, Psychoanal. St. Child, 1975, 30:197-220.

[3] S. Freud [1909] “Küçük Hans Olgusu”, Olgu Öyküleri 1 "Dora ve Küçük Hans", Çev. A. Eğrilmez, Payel Yayınları, İstanbul, 2011.

[4] S. Freud [1905] Olgu Öyküleri II- Olgu Öyküleri 2 - Sıçan Adam -Schreber- Kurt Adam - Kadın Eşcinselliği, Çev. A. Eğrilmez, Payel Yayınları, İstanbul, 1996.

[5] A. Holder, “Theoretical and Clinical Aspects of Ambivalence”, Psychoanal. St. Child, 1975, 30:197-220.

[6] S. Freud, “The Ego and the Id”, S.E., Vol. 19, 1923, s. 42.

[7] H. Hartmann, E. Kris, & R. M. Loewenstein, “Comments on the Formation of Psychic Structure”, Psychoanalytic Study of the Child 1946, 2:11-38.

[8] K. Abraham, “The Influence of Oral Erotism on Character-Formation”, International Journal of Psychoanalysis 1925, 6:247-258.

[9] A. Holder, “Theoretical and Clinical Aspects of Ambivalence”, Psychoanal. St. Child, 1975, 30:197-220.

[10] T. Benedek, “Ambivalence, Passion, and Love”, J. Amer. Psychoanal. Assn., 1977, 25:53-79.

[11] H. Parens, “Developmental Considerations of Ambivalence—Part 2 of an Exploration of the Relations of Instinctual Drives and the Symbiosis-Separation-Individuation Process”, Psychoanal. St. Child, 1979, 34:385-420.

[12] H. Parens, “Developmental Considerations of Ambivalence—Part 2 of an Exploration of the Relations of Instinctual Drives and the Symbiosis-Separation-Individuation Process”, Psychoanal. St. Child, 1979, 34:385-420.