• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

FREUD’TA NESNE KAVRAMI

FREUD’TA NESNE KAVRAMI

Freud "nesne"yi kavramsal bir terim olarak ilk kez, yeni dürtü (veya libido) kuramını geliştirirken, dürtünün kaynağını, amacını ve nesnesini tanımladığı Cinsellik Kuramı Üzerine Üç Deneme’de kullanmıştır. Nesneyi, "dürtünün ilişkili olduğu ya da aracılığıyla amacına ulaşabildiği şey" olarak kavramsallaştırmıştır. 1910'da Freud, birisinin sevmeyi seçtiği kişiyi ifade etmek için, bir aşk nesnesi olarak nesnenin farklı bir kullanımını önerdi. Freud'a göre sevgi (aslında tüm insan davranışları) dürtülerin etkinliğini yansıtır ve nesne kavramı her zaman dürtü kavramıyla bağlantılıdır.

Freud, o zamandan beri kullanılan ve üzerinde tartışılan nesne kavramıyla bağlantılı olarak birçok saptama yapmıştır:

  1. Nesne dürtüye özgü değildir, sadece üzerine "tutturulmuştur" (1905).
  2. Herhangi bir durumda, nesne oldukça bireye özeldir.
  3. Cinsel dürtü "anaklitik" olduğundan (veya açlık ve susuzluk gibi kendiliği koruma dürtülerine "yaslandığından"), dürtünün nesnesi genellikle kendiliği koruma dürtüsünü tatmin eden nesneler üzerine modellenir (örneğin, çocuğu besleyen anne).
  4. Gelişimin ilk aşamalarında, dürtünün nesnesi bütün ya da bütünleşmiş bir nesne değildir, ancak her zaman dürtünün oral, anal veya fallik bileşenleri gibi bir "dürtü bileşenine" bağlıdır.
  5. Dürtünün nesnesi son derece somut olabilir (örneğin, ağız, anüs veya fallus gibi bir vücut parçası).
  6. Nesneler arasında simgesel ikameler ortaya çıkabilir (örneğin, dışkı=çocuk=hediye veya penis=erkek) (1917). Başka bir deyişle, ilgi veya enerji yatırımları (kateksis) bir nesneden diğerine kaydırılabilir (1909).
  7. Nesne, idealleştirme veya narsisistik nesne seçiminde olduğu gibi narsisizmin gidişi tarafından şekillendirilebilir (1914).
  8. Nesne, idealleştirmeyle birlikte olan değersizleştirmede olduğu gibi, parçalara ayrılabilir (1912).
  9. Nesne, çifte değerlilik kavramında olduğu gibi hem sevilebilir hem de nesneden nefret edilebilir (1912).
  10. Dürtünün akıbetleri (daha sonra savunma olarak kavramsallaştırılır), nesne üzerinden tanımlanabilir (örneğin, "dürtünün öznenin kendisi üzerine dönmesi" [1915]).
  11. Nesne seçimi veya “bir nesnenin bulunması aslında onu yeniden bulunmasıdır”. Başka bir deyişle, her nesne seçimi, daha önceki bir nesne seçiminin anısını/tasarımını simgeler, bununla bağlantılı bir yer değiştirmedir veya bunun tarafından şekillendirilir. Bu, aktarım olgusunda da görülür (1905).
  12. Pek çok olgunun -eşcinsellik veya fetişizmde olduğu gibi- atipik nesne seçimini yansıttığı anlaşılmıştır.
  13. Nesne kaybı, -yas ve melankoli de dahil olmak üzere- birçok sonucu olan karmaşık süreçleri harekete geçiren önemli ve acı verici bir psikolojik olaydır (1917).
  14. Kendilik ve nesne tasarımları her zaman açıkça ayırt edilemez.

Freud, yazılarının arasına dağılmış yukarıdaki fikirlere ek olarak, bireyin nesneyle ilişki kurma biçimi için gelişimsel bir şema önerdi. Belki de olduğundan daha tutarlı bir şekilde sunulan bu gelişimsel şema, otoerotizm ile başlar, bu sayede dürtü, bir kendilik veya nesne kavramı olmadan, bireyin kendi bedeni ile etkileşim yoluyla tatmin edilir. Birincil narsisizm (libido, nesne kavramından önce kendiliğe yatırılır), birincil özdeşleşme (bir bireyin nesne ile ilişkisinin ilk yolu, kendilik-nesne farklılaşmasından veya gerçek nesne bağlarının oluşumundan önce) yoluyla ilerler ve son olarak, ikincil narsisizmle (nesneden kendiliğe geri çekilen libido) yan yana var olan nesne sevgisi (nesnelere yatırılan libido) gelişir. Nesne sevgisi, çeşitli pregenital aşamalara (nesnenin yalnızca bir parçasıyla kurulan ilişkiyle belirginleşir ve bir dürtü bileşeniyle ilişkili bir haz kaynağı olarak deneyimlenir) ve ödipal/genital aşamaya (tüm nesnenin sevildiği) doğru farklılaşır. Son olarak Freud, yeni, ensestiyöz olmayan bir nesne bulma mücadelesi ile belirginleşen bir aşama olarak ergenliğin öneminden bahsetmiştir. Freud (1926), gelişim şemasının bir parçası olarak, nesneyle ilgili tehlike durumları için bir zaman çizelgesi sunmuştur:

  • nesneyi kaybetme korkusu,
  • nesnenin sevgisini kaybetme korkusu ve
  • nesnenin ellerinde hadım edilme korkusu.

Bu tehlikelerin beklentisi (uyarıcı kaygı) savunmayı tetikler.

Son olarak, Freud, çocukluktan başlayarak kendilik ve nesne tasarımlarının ve intrapsişik yapıların gelişmesinde rol alan içselleştirme ve dışsallaştırmanın birçok karmaşık dinamiğini araştırmıştı. Bu içselleştirmelerden en önemlisi, ödipal karmaşanın çözülmesiyle ortaya çıkan bir dizi karmaşık dışa yansıtma (projection), içe atma (introjection) ve özdeşleşme (identification) süreçleri aracılığıyla inşa edilen üstbenliğin oluşumudur. Freud (1923) ayrıca, nesne yatırımları terk edildiğinde ortaya çıkan, benlik içindeki yapı inşasını tanımladı. Bu, daha sonraki nesne ilişkileri kuramlarında çok önemli hale gelecek bir saptamaydı. Freud, tasarım kavramının kesinlikle farkındayken (bir nesneyi zihinsel tasarımı olmadan içselleştirmenin mümkün olmadığını anlıyordu), nesne tasarımı terimini kullanmadı. Bazen, yetişkin zihnindeki nesne seçimini etkileyen çocuksu nesnenin “modeli” anlamında imago (Jung'dan ödünç alınmıştır) kelimesini kullandı. Son olarak, Freud (1917) nesne ilişkisi kelimesini kullanırken, onu nesne ilişkileri kuramında kullanıldığı gibi -yani psişenin temel yapı taşı olarak hizmet eden kendilik ile diğer kişi arasındaki içselleştirilmiş etkileşimler olarak- kullanmadı (Fairbairn, 1952).

Kaynak:

“Psychoanalytıc Terms & Concepts” Edited by Elizabeth L. Auchincloss, md and Eslee Samberg, md American Psychoanalytic Association, Yale University Press,  New Haven and London.