• PSİKANALİZE GİRİŞ

  • KENDİLİK VE NESNE
    İLİŞKİLERİ

  • PSİKANALİZ

  • PSİKANALİTİK
    PSİKOTERAPİLER

  • PSİKANALİZLE
    SANAT-I-YORUM

ÜSTBENLİK

ÜSTBENLİK

Freud ilk önce üstbenliğin ebeveyn otoritesinin içselleştirilmesi ile oluştuğunu saptamıştır. Bu otoritenin; ülküleştirilen, bilinç yaratan ve kendiliği gözetleyen yönleri vardır. Freud, “Topluluk Psikolojisi ve Benliğin Analizi”nde[1] bireylerin, liderde vücut bulan ortak bir ülküyle özdeşleştiklerini belirtir. Üstbenlik, kültürün ve topluluğun ülkülerini, amaçlarını, ödüllerini, ölçütlerini, sınırlamalarını, yasaklarını ve cezalarını içerir. Bunlardan etkilenen benlik kendiliğin özsaygısının, özdeğerliliğinin, özsevgisinin, onurunun, suçluluk hissinin ve utancının düzeyini belirler.

Totem ve Tabu

Freud, “Totem ve Tabu”da[2] ensestiyöz kaygılarla, kirlilik ve hastalık bulaşma kaygılarıyla ve yeme ile ilgili tabuların dinamiklerine değinir. Bir üstbenlik simgesi olarak topluluğun başkanına (kabile reisi, kral, vb.) gösterilen davranışların ruhsal yönlerini açıklar. Yöneticinin gücü arttıkça daha çok dokunulmaz, bakılmaz ve konuşulmaz hale gelmekte, hareketleri kısıtlanmaktadır. Tümgüçlülük korkuyu beslemektedir.

Freud'un “Totem ve Tabu”da[3] bahsettiği ilkel baba kastrasyonu, oğullarının tüm kadınlarla ilişkisini keserek ve tüm kadınları sahiplenerek uygulamıştır. Burada kastrasyonun gerçekleşmesi ile kastrasyon kaygısını birbirinden ayırmak gerekir. Anne-baba kastrasyonu eylem olarak uygulamazlar ya da cinselliği tamamen yok etmezler. Sert üstbenlik yer değiştirmeyi ketlerse simgeleştirmeyi engeller. Sadistik üstbenlik cezalandırılma ihtiyacı yaratabilir. Freud, üstbenliğin gözleyen, yargılayan, sansürleyen ve suçlayan yönlerine değinmiştir.

Kastrasyon ile Eril ve Dişil Ögeler

Sert üstbenlik çocuğun ruhsallığında eril ve dişil ögelerin ilişki kurmasının yasaklar. Eril ve dişil ögelerin birbirinden ayrılması ve tüm erilliğin otoritede toplanması erkek çocuğu babasının önünde pasif bir boyun eğmeye götürerek onunla erkeksi özdeşimini gerçekleştirmesini engeller ve onu dişi mi erkek mi olduğu konusunda kendiliğiyle ilgili olarak şüpheye düşürür.

Tüm erki elinde tutarak kendisinden sonra gelen kuşaklara yaşam şansı tanımayan, onların yaşamda varoluşlarını ketleyen mafyöz otoriteler şiddeti körüklerler. Bu dinamik, cinsiyetlerin birbirini aşağılamasına, yalnızca cinsel doyum sağlayan bir nesne olarak görmesine ve insanı sadece bir cinsel organa (penis ya da vajina şeklindeki parça nesneye gerileme) dönüştürmesine neden olur. Cinsiyetler arasında şiddet artar, otoriteye, kadınsıya ve üretene yönelik şiddet yükselir.

Sert üstbenliğin eril ve dişil ögeleri ayrı tutması sonucunda; kendini gerçekleştirememe, paranoya, şiddet, somut ve büyüsel düşünceye saplanma, yer değiştirmeyi kullanamama, sözün eyleme denk olması, geçiş alanının oluşmaması ve kuşak farkının reddi ruhsal işlemleme süreçlerini yok eder.

Üstbenlik Çekirdekleri

Klein[4], üstbenliğin doğuştan itibaren var olduğunu ve başlangıçta çok sert olduklarını saptamıştır. Suçluluğun, çocuğun davranışını, düşlemini ve düşüncelerini nasıl ketlediğini göstermiştir. Sert üstbenlik kendilik tasarımını ve benlik işlevlerini bölebilir, yıkabilir ve sakatlayabilir. Preödipalde üstbenlik ve benlik, ebeveyn ve çocuk arasındaki yansıtma ve içe atma döngüsü çocuğun benliğinin üstbenliği benimsemesini ve özümsemesini sağlar. Tüm bunlar üstbenlik yapılanmasına katkıda bulunurken ödipal karmaşanın çözümlenmesi ve ödipal çoklu yapının ortaya çıkması üstbenliği biçimlendirir. Üstbenlik, ebeveynle cinsel ilişkiye girmeye (ensest) ve ebeveyn katline (parentisit) yönelik karşıt tepkileri içerir.

Üstbenlik çekirdekleri ilk yaşın sonlarına doğru ortaya çıkarlar. Başlangıçta güvenlik, kendiliği koruma ve ebeveynden onay alma ile ilgilidirler. Korunma ve onay, yenecek ve yenemeyecek, ağıza götürülebilecek ve götürülemeyecek şeyler üzerinden oralite ile başlar. Bu müdahaleler inkorporasyonu yönlendiren bir otoritenin içselleştirilmesini sağlar. Klein’a göre üstbenlik inkorpore edilmiş meme ve penis üzerine bina edilir, iyi ve kötü olarak ikiye bölünür. Sadistik oral üstbenlik çekirdeği; emerek ve yiyerek tüketir, yiyicidir, yamyamdır. Çünkü anne-babanın yeme ile içe alınmış tasarımından türer. Oral üstbenliğin kötü tarafını Klein “haset eden üstbenlik”[5] olarak da tanımlamıştır. Misilleme yapan, yiyici, zehirli, saldırgan ve ölümcül bir memedir. “İyi meme”den gelen üstbenlik çekirdeği; affedici, besleyici, doyurucu, şefkatli ve yaşam vericidir.

Hareketlilik başlayınca ebeveynler hareketle ilgili müdahalelere başlar. Ardından tuvalet eğitimi ve temizlik ile ilgili kurallar gelir. Analitede neyin temiz ve kirli olduğu belirlenir. Ferenczi buna “sfinkter ahlakı”[6] demiştir. Anneyi kaybetmemek için çocuğun kendisini tutması gerekir. Analitede tutmaktan ve zorlamaktan haz alınması üstbenliğe işkenceci bir nitelik kazandırır. Çocuğun oral ve anal sadizmi üstbenliği acımasızlaştırır.

Üstbenlik, anne-babanın varlığını ve sesini çocuğun içinde hissetmesi ve onlarla özdeşleşmesi ile pekişmeye başlar. Bu varlık ve ses daha sonra anne-babanın değil, çocuğun sahip olduğu bir özellik haline gelir. Daha sonraki aşamada çocuk bu varlığı ve sesi de hissetmez çünkü bunlar bilinçdışı hale gelirler.

Üstbenlik, altbenliğin dürtü ve ihtiyaçlarına karşı savunmaların harekete geçmesinde etkilidir. Üstbenliğin kendiliği dışarıya kapatma ve bir mahremiyet oluşturma yönü vardır. Yemek mutfakta yenir, kaka tuvalette yapılır, cinsellik yatak odasında yaşanır. Etkinliklerin yerini ve zamanını belirler.

Klinik açıdan depresif ve obsesif nevrozda sert üstbenlik, histerik nevrozda gevşek bir üstbenlik, antisosyal ve narsisistik kişilik bozukluğunda sömürücü bir üstbenlik, sadomazoşizmde acı vermekten ve acı almaktan haz duyan bir üstbenlik görülebilir. Bilinçdışı suçluluk ve cezalandırılma konuları patolojide ve psikoterapide etkindir. Olumsuz terapötik tepki bilinçdışı suçluluğun psikoterapideki önemli bir yansımasıdır.

Strachey[7] psikanalizdeki terapötik etkinin üstbenliğin yorumlanmasıyla ortaya çıktığını belirtmiştir. Aktarımda analistin yardımcı üstbenliğe dönüştüğünü öne sürmüştür. Analist kendisine aktarılan tümüyle iyi ve tümüyle kötü üstbenlik ögelerini yorumlar.

Nevrozlarda Üstbenlik

Histerik nevrozda üstbenlik ya ayartılabilir ya da yasaklayıcıdır. Söze dökmelerinde bazen bir sınırsızlık bazen de konuşulamayanların üstüne gitmek vardır. Her iki durum da üstbenliği devreden çıkartır. Otorite disosiye edilerek ayrı tutulabilir, yansıtılabilir ve cinselleşebilir. Bu, hazza, coşkuya ve neşeye göre yaşamalarına neden olur.

Obsesif nevrozda sert ve acımasız üstbenlik yapılanlardan tatmin olmaz ve doymaz. Üstbenlik ulaşılmaz bir ideal koyar. Sürekli daha çok kontrol etmeye ve detaya odaklanmaya zorlar. Sert üstbenlik katı sınırlarla dürtüleri yalıtır. Bu yalıtım, düşünülmemesi gereken düşünceleri akla getirme özgürlüğü verir. Ama bu defa akla gelen takıntılar suçluluk hissettirir ve bastırma şiddetlenir. Üstbenlik, insana nefes aldıracak çıkışları tıkar, kaçaklar utanç yaratır. Bir kaçağı engellemek adına benlik her düşünceyi somut algılamaya başlar ve kaygı artar. Üstbenlik fanteziye izin vermez.

Üstbenliğin katılığı benliğe yaptıklarını bozdurur, yapma-bozma yinelenir. Benlik ancak hissettiklerinin ve düşündüklerinin tersini ifade ederek var olabileceğine inanarak karşıt tepkiler geliştirir. Böylelikle içindekini ifade ederek boşalma ve yaptıkları ile doyum bulmak iyice güçleşir. Üstbenlikten korkan benlik bu savunmalar ile altbenliği yalıtır ve kişi kendine yabancılaşır. Üstbenlik aferin demez, ulaşılmaz idealler koyar, doyurulamaz, sadistiktir. Üstbenlik zorlamaktan, çile çektirmekten haz alır. Benlik üstbenlikten kendisini uzaklaştıramaz.

Depresif nevrozda açgözlü, bencil ve haset dolu olmaktan korkan ve sonsuz doyuma, değere ve varlığa kavuşmak isteyen bir üstbenlik vardır. Üstbenliğin istediği cenneti bulamayan benlik, üstbenliğin istediği değere ulaşamayan kendilik değersizleşir, isteksizleşir ve her zaman kaybeder. Üstbenlik iştah ve heves yaratabilecek her türlü açlığın hissedilmesini ya da değerli bir varlık algılamayı da yasaklar. Üstbenlik yiyicidir. Bir yamyam gibi yaşamı yer bitirir. Benlik, üstbenliği içinden çıkartamaz.

 


[1] S. Freud, “Group Psychology and the Analysis of the Ego”, The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud 1921, 18:65-144.

[2] S. Freud, [1913] Totem ve Tabu, Çev. A. Kanat, İlya Yayınları, İzmir, 2003.

[3] A.g.e.

[4] E. B. Spillius, J. Milton, P. Garvey, C. Couve, D. Steiner, The New Dictionary of Kleinian Thought, Routledge, London, New York, 2011.

[5] M. Klein [1957] Haset ve Şükran, Metis Yayınları, İstanbul, 2020.

[6] S. Ferenczi, “Psycho-Analysis of Sexual Habits”, International Journal of Psychoanalysis 1925, 6:372-404.

[7] J. Strachey, “The Nature of the Therapeutic Action of Psychoanalysis”, International Journal of Psychoanalysis 1969, 50:275-292.